Yangın Yeri

4.2K 548 327
                                    

"Tamam A harfliler bittiyse kaldır kenara,C 'ye geç sen." dedi Ulaş kahve kupasıyla elinde oynarken.Tan bıkkın bir bakış atarak dosyayı sertçe masaya bırakırken,C harfli isimlerin başladığı dosyaları kucağına koydu.

Oldukça güzel bir cuma akşamını tıp fakültesi öğrencilerinin staj dosyalarını düzenlemekle geçiriyordu Tan. Hayalleri arasında en son listede bile can bulmayacak bu faaliyetin baş aktörü ise evde dar ,açık renkli bir şortla dolanıp üstsüzce gezinen Ulaş idi. T-shirtini çıkarıp klimayı açsalar da kavruluyorlardı sıcaktan.

Yağmurdan sonra hava rahatlardı hani? Daha beter olmuştu sıcaklık.

"Yok abi böyle olmayacak ben yazlığa kaçanze yani bu nasıl hava !" dedi Tan surat ekşitip dosyayı kurcalarken. Cidden aptal bir kafede yaz öldürmeye değmezdi. Paraya falan ihtiyacı da yoktu.

Grubun güvenini yeterince kazanmıştı hem ne plan yapsalar dahil ediliyor,eve bile davet ediliyordu Tan. Yeterince sevdirmişti kendini kısacası. Sıcağın ve nemin ortasında yaprak kıpırdamayan Istanbul'da terleyerek boşa vakit harcıyordu. Yazlığa gideceğim bahanesiyle ailesinin yanına tatile gitmeliydi bir an önce.

Ulaş kupayı koltuğun kenarına bırakırken "Ben dedim dört hafta sana çok bile abisi. Sırf inadına süründün ya ne diyeyim." dedi galibiyet gülümsemesi tüm yüzünü kaplarken.

Tan dudaklarını ısırıp mızmızca söylendi.
"Ya bunlara cidden gerek var mı? Sami Hoca'nın lisans öğrencilerinin staj dosyalarını neden kontrol ediyoruz ki ? Internete işlenmiyor mu bunlar?" dedi pembe dosyayı elinin tersiyle sehpaya bırakırken.

Ulaş keyifli bir gülüşle arkasına yaslanıp.
"Ooo işleniyor tabi,buradakilerin çoğu uzmanlık tamamlıyor şimdi. Ta 5 senelik dosyalar anlayacağın. " dedi.

Tan öfkeyle yerinden kalkarken sinirle elini sigara paketine götürdü.
"Ya abi fantezi mi yapıyorsun kurban olayım. Ne bokuma sabahtan beri bunlarla uğraşıyoruz o zaman ! Resmen artık öğrenci olmayan tiplerin dosyasıyla uğraşıyoruz!" dedi hırlarcasına.

Ulaş omuz silkip kendine bir sigara yaktı,tembelce dumanı üflerken gıcık bir gülümseme sundu Tan'ın yüzüne eğilip.
"Napayım abisi yamuk duruyorlardı. Yamuk olan şeyleri düzeltmezsem rahat edemiyorum !" dedi imayla.

Tan öfkeden mora çalan bakışlarla,esmer fırtınanın üzüm karası gözlerine sertçe bakınırken başını geriye atıp ,derin bir nefes verdi.
"Harikasın abisi,kobay faren ben miyim?" dedi.

Ulaş cevap bile vermezken Tan telefona gömülüp en yakın tarihteki otobüs biletlerine bakınmaya başladı. Serin sular ve kızgın kumlarda bir güzel debelenip,damla sakızlı dondurma yiyerek Alaçatı sokaklarını turlayacaktı yazlıktaki arkadaşlarıyla birlikte. Hatta Gülçiçek'in tedavisi yetişirdi o da gelirdi onlarla birlikte ,yazın sonuna dahi yetişse olurdu. Biraz rüzgarlı olsa da neticede Alaçatı'da yazlıkçıların tatili hiç bitmiyordu.

Kupaları mutfak tezgahına götüren Ulaş telefonda otobüs bileti arayan Tan'a bakıp göz devirdi. Nedendir bilinmez Tan anlam veremiyordu Ulaş'a. Elbette biliyordu doğru düzgün çalışabilecek kapasitede bir insan olmadığını ve ilk fırsatta yazlığa kaçacağını. Ulaş neden homurdanarak sanki 7 ölümcül günahı işlemiş muamelesi yapıyordu kendisine ,Tan matematiksel denklemini kuramıyordu bu soruların.

"Kaçacaksın yani." dedi Ulaş koltuğa uzanırken. Tan da onun gibi diğer koltuğa uzanırken minik bir "hıhı" sesi çıkardı.

"Ağustos böceği de ölecek karınca da abisi,kasmaya gerek yok. Müşteriden dert yanacağıma ,güneşte sırtımı yakarım." dedi keyifle mırıldanırken Tan. Ulaş tepkisizce tavanı izlemekle meşguldu.

Sahici (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin