Zamanın Vadesi

3.6K 267 316
                                    

Medya : Sia'nın en eski parçalarından biri. Sanırım ilk dinlediğim parçasıydı,yıllar yıllar önce. Ağır depresyon döneminde hislerini kaleme aldığı bir parça olduğu için ekstra kıymetli bence hit parçalarından... Kimi zaman kendimize zarar vermek,yalnızca fiziksel acılara sebep olarak değil ruhumuzun karanlık noktalarını dizginleyemeyerek de bizi acıtır. Bu sebeple bölümü yazarken ilham aldım...❤

"Bugün yine kendime zarar verdim.

En kötüsü de suçlanacak kimse yoktu..."

Bedeni sıcak su dolu küvette uzanmanın vermiş olduğu huzurla biraz daha mayışmıştı.

Musluktan damlayan suyun sesi seyrek ve "tık" biçiminde belirli bir ritimde kendini sürdürürken Tan yorgunca sıcak su dolu küvetin içine gömülmeye devam ediyordu.

Sırtında gezinen ellerin gerçek olduğuna kendini inandırma gayesi acizce devam ediyordu. Betonu delip yine de açan çiçekler gibi gerçek yaşamı reddedip Ulaş'ın hayaline sığınmak istiyordu.

O artık seni sevmiyor diye fısıldaşıyordu zihnindeki tüm sesler.
O bir yalanı sevdi,kendini yalan ettiğin bir yalanı...

Ulaş'ın elleri nazikçe Tan'ın ince beyaz derili kemikli sırtını okşarken avucuyla döktüğü su titreyen bedeninin rahatlamasını sağlıyordu.

Yorgundu.

Dağ gibi dimdik duran uzun ve heybetli gövde dizleri üzerinde çökmüştü küvette uzanan Tan'ın cılız bedeni karşısında. En mutlu anlarında bile sertliğinden ödün vermeyen üzüm karaları ufacık bir çocuk gibi elmas mavilere kilitlenmiş,daima dik duran başı bükük duruyodu.

Uykusuzluktan kan çanağına dönmüş gözleri,gözlerinin altını süsleyen morarmış halkaları ile bile bakmaya doyulamayacak kadar yakışıklı görünüyordu. Acının izlerini taşıyan ıslak kirpikleri,titrekçe kırpılıyordu.

Tan yorgun bir tavırla kusmaktan incinen midesini tuttu. Gözleriyle altın bilekliği işaret ederken yorgun elmas mavilerini Ulaş'a kilitledi.
"Onu ne zaman almaya geleceğini merak ettim." dedi sitemli bir sesle.

"Seni görebilmek için son çarem onun benden alınmasıydı." diye ekledi dik tutamadığı başını musluğa dayarken.

"Onu almaya bile gelmedin." dedi tek tek damlayan musluğun su sesi arasında banyoda yankılanan cılız sesiyle.
"Onu da mı kirlettim?"

Ulaş cevap vermeden seslice yutkunurken altın sarısı tutamlara avucuyla su döküp narince parmaklarını geçirdi dibinden. Ellerinin dokunduğu her yer cayır cayır yanıyor,titreme hissi veriyordu Tan'a.

Son zamanlarda hayalini bile kuramıyordu.

"Çok korktum."dedi Ulaş fısıltıyla.

"Neyden?" dedi Tan mimik bile oynatmadan banyo fayanslarına bitkin bakışlarını dikip.

"Sensizlikten." dedi Ulaş'ın sesi ilk defa titrerken.

"Bizi bu duruma getiren benim yalanım. Ama aradaki köprüleri yakan ,senin tavrın." dedi Tan bacaklarını karnına çekip yüzünü dizleri arasına gömerken.

Ulaş ise sıcak suyu avucuyla doldurup omuzlarından aşağı ovalayarak narince akıttı Tan'ın zayıf vücudundan.

"Kendin gitmedin. Beni de benden aldın." dedi Tan çocuksu bir sitemle.

Ulaş onun altın rengi tutamlarını yıkarken Tan'ın yorgun başı bir sağa bir sola doğru savruluyor,dik duramıyordu.

"Yapma." dedi Ulaş acı çeker bir ses tonuyla dudaklarını dişlerken.

Sahici (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin