Özlemleri Devirmek

4.1K 511 254
                                    

"Masa 5 ! Siparişler hazır."

Mutfaktan yankılanan sesle beraber Tan içinden aynı repliği tekrarladı.

Maşa beşin götüne vileda kovası sokayım....

Yalancı bir tebessümle milkshakeleri tepsiye koyup masaya ilerlediğinde kendisine gülümseyen kızlara kafa çevirip çilekli milkshake ile bir müddet mavi bakışlarını buluşturdu.

Az yiyin babanız inek alsın demek istiyordu. Bu liseli genç kız grubunun bugün içtiği üçüncü milkshakelerdi. Kişi başına düşen süt miktarı Hollanda ineklerinin üretim tesislerinin kalkındırılmasını etkileyecek kadar sarsıcıydı zira !

"Yalnız ben pamuk şekerli istemiştim,bu sarı şekerli olmuş." dedi kahverengi saçlarının bukleleri ile oynarken gamzelerini belli ederek gülümseyen kız.

Tan göz kırpıştırıp "Anlayamadım efendim?" dedi kıza dik bakışlar atarken.

Kız imayla Tan'ın güneşte daha da sararmış altın rengi tutamlarını işaret etti gözleriyle.
"Hiç. Sağolun." dedi kikirdeyerek. Hala Tan'ı süzüyordu.

"Arkası gelmez dertlerimin bıktım illallah "diyen Erkin Koray üstada saygılarını sundu içinden Tan. Cidden gelmiyordu arkası bu dertlerin.Liseli kız grubunu atlattıktan sonra tezgahın kenarına dikildi ,o günden sonra Ceyda dedin mi üç adım geri kaçıyordu.

Keko sevgilisi ile arzı endam etmesi şöyle dursun Tan Ulaş'ı üzebilecek herhangi bir yakınlıktan uzak durmaya gayret ediyordu. Elbette keko Ramazan'ın gazabından korkuyordu ancak yiyeceği dayaktan daha ziyade Ceyda ile ufak bir teması dahi Ulaş tarafından yanlış anlaşılır korkusu filizlenmişti içinde.

Özellikle liseli kız gruplarının sürekli Tan'ı masaya çağırması kör istedi bir göz Allah verdi gözetleme kulesi gibi gelebilirdi kulağa eskiden. Şimdi kabus gibiydi onun için. Esmer fırtınanın kaşlarının çatılması en büyük korkusu oluvermişti bir anda.

Bir an onun üzüm karalarının artık ona bakmadığını varsaydı....

Kâbusu yaşamak tam anlamıyla buydu sanırım. Sana bakarken ışıldayan gözlerin sana bakmaya dahi tenezzül etmemesi ya da tahammül edememesi. En büyük ceza bu olmalıydı. Tan böyle bir şeye izin veremezdi bu sebeple boş boş dikilmeye devam etti.

Ancak iyi insan lafının üzerine gelir derlerdi ya. Gelmişti Ulaş. Üzerinde krem renkli bir bluz ve yine aynı tonlarda bir pantolonla endamıyla salınmıştı mekanda. Sanki zihninden çıkıp "Ben buradayım " dercesine dikilmişti Tan 'ın karşısında.

"Mola saatin ne zaman?" dedi Ulaş aceleyle.

Tan dik dik baktı krem renginin esmer teniyle uyumu iştah kabartan yakışıklı yüze.
"Sana da merhaba reis ya ?" dedi Tan kaşlarını çatarken.

"Ee ,hadi geç acıktım." dedi Ulaş ,Tan'ı kolundan boştaki bir masaya sürüklerken.

"Lan abisi,yangından mal mı kaçırıyorsun? Birincisi senin kafede ne işin var bir buçuk saat uzaklıkta bir hastanede öğle molasında olman gerekmez miydi? Ikincisi neden orada değilsin?" diyerek oturdu Tan boş masalardan birine.

Ulaş ışıl ışıl bakan üzüm karalarını ona dikip muzipçe sırıttı. Elleri Tan'ın özenerek yaptığı sarı tutamlara girip iyice dağıtacak biçimde savruldu.
"Yangından değil canım ,mesaiden kaçırdım." dedi.

Diğer garsonlardan biri siparişleri getirirken Tan sorgulayan bakışlarla esmeri süzmeye devam etti. Gerçekten bu saate kafede ne işi olduğunu hala çözemiyordu.

Sahici (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin