"Eve iş getirmek yok demiştik?"diye mırıldandı Tan tebessümle.
"Evde bensiz çıplak gezmek de yok demiştik?"diye mırıldandı Ulaş yüzünü kaplayan bir gülüşle.
Dizinde yatan oğlanın uzun saman sarısı tutamlarında parmaklarını gezdirirken yavaşça tişörtünden açıkta kalan ince ve narin beyaz boyunda gezdirdi parmaklarını.
Gün sonu yorgunluğunu atmak için ideal bir zaman diliminde olduklarını varsayıyordu zira...Kendine ait ,ona ise üç beden büyüklükte bir tişörtle aralanmıştı evin kapısı.
Plânları dahilinde sıcak bir duş aldıktan sonra film gecesi yapmak olsa da istikameti tekrar belirlemesinde ve rota oluşturmasındaki temel etmen oğlanın altında bir şey olmayan çırpı bacaklarıydı.
Dizlerine inen tişörtle altında bir şey olmadan evi arşınlayan oğlanla birlikte ufak bir fikir değişikliğine gitmişti Ulaş böylece."Çalış abisi."dedi Ulaş dudaklarını ısırıp oğlanın sırtında parmaklarını gezdirirken.
"İleride lazım olur.""Tıp Fakültesinin kapısından...."diye kikirdedi Tan sırtını okşayan parmaklarla gıdıklanırken.
"Beni bahçedeki ot olarak geçirmezler ama sen bilirsin yine de abisi.""Ayak işlerini yapsan yeter."dedi Ulaş sırıtıp.
"Dosyalar bitecek,abisi sana kalacak. Nasıl fikir ama?""Güzel..."diye mırıldandı kikirdeyen Tan oğlanın eli ince belinin gamzelerinde gezinirken uzandığı dize burnunu sürtüp.
"Bana kalsın abisi.""Aynen."dedi Ulaş.
Elini tişörtten çıkarıp sarı tutamları yine elektrik çarpmış gibi dağıtırken huysuzca mırıldandı Tan."Bozmasana!"dedi sinirle Tan.
"Kabarıyo!""Kabarsın diye zaten."dedi Ulaş eliyle saman sarısı saçları dağıtmayı sürdürürken.
"Tipe bak. Pikachu gibi. Atanamamış Pokemon amına koyayım.""Yoo,ben daha tatlıyım."diye mırıldandı Tan kaş çatıp.
"Pikachu getir götürümü yapar anca.""Haklısın."diye fısıldadı Ulaş aklına gelen fikirle sırıtırken.
Üzüm karası gözler meşale gibi parlayıp geçerken adem elması sesli bir yutkunma ile inip kalktı hafifçe."Ne geldi aklına?"dedi Tan sırıtıp.
"Hı?"
Biliyordu zira esmer fırtına aklına bir hinlik gelince genelde bu tebessümü ya da irileşen gözleri dikerdi elmas mavilere.
Ardından gelen hislerin tutkulu yoğunluğunu az çok tahmin edebiliyordu Tan.Eh zaten buz gibi bir sonbahar akşamında evde keyfine çıplak gezmiyordu Tan da...
Belirli bir gaye güdüyordu.
Tercihen sonu kucakta yorgun nefeslerle biten bir gaye..."Onun yanakları kızarık. Senin ki daha kızarmadı."dedi Ulaş göz kırpıp.
"Azıcık kızartalım.""Olur..."diye fısıldadı Tan dudaklarını ısırdı.
"Ne kadar da..."dedi Ulaş yalancı bir takdirle göz kısarken.
"Cici bir çocuksun sen.""Öyle mi?"dedi Tan alayla.
"Genelde sarı bir şam şeytanı olduğumdan şikayet ederdin ama abisi...""Eh,süt döken kedicik de olduğunu varsayınca."diye mırıldandı Ulaş tişört eteklerini oğlanın belinden çekip hafifçe onu çıplak bırakırken.
Süt beyaz rengi teni ,ince beli ve dolgunlukları ile kucağına uzanan oğlanın tenini okşadı parmak ucuyla hafifçe.
"Süt içmek ister misin?""Miyavlarım bile abisi."diye kikirdedi Tan yüzünü hafifçe dizinden kaydırıp oğlanın irileşen erkekliğine gömerken.
"Ayıpsın.""O zaman."dedi Ulaş dolgunlukları avuç içinde ezerken.