Geleceğe Mektuplar

2K 174 37
                                    

Kum taneleri paçasından içeri dolarken surat ekşitti Tan. 

"Ne yapıyorsun ?"diye homurdandı Tan alkolden ekşiyen midesiyle birlikte Ulaş'a dönerken.

"İnce işler."diye tersledi Ulaş çocuk gibi surat yapıp iri gövdesini Tan'a dönerken.

Tan alaylı mavilerini süzüp onu kendi haline bırakmaya karar verdi. Yine bir işler peşindeydi ama üsteledikçe mızmızlanıp hırslanacağını biliyordu. Bu nedenle onu kendi halinde bırakmaya karar verip arkadaşlarına geri döndü.

Filiz elinde gitarın akorunu ayarlamaya çalışırken Harun  kendine fazladan bir dilim pasta alarak oturmuştu aralarına. Fatih kıvırcık saçlarını elleri arasında ezerken kahveleri durmaksızın Filiz'in üzerinde dolaşıyor,bir şeyler anlamaya çalışırmış gibi kızın suratına bakınıyordu. Filiz ise gitarını ayarlamakla o denli meşguldü ki ellerini tellerden çekmeden kaş çatıp uygun sıklığı bulmaya çabalıyor gibiydi.

"Ulaş?"dedi Tan müstakbel yüzüklüsüne.

Kocası mı ? Nişanlısı mı ? Sözlü mü ? Ne diyeceğini bilemediği için ona yüzüklüsü demeye karar kılmıştı çünkü..

Tan aile ve akrabalık bağları içeren kavramlardan bir hayli uzaktı. Görümce,elti,kayınbilader gibi terimler kullanılan aile ortamında kimin kim olduğuna dair en ufak fikri olmadan boş gözlerle bakardı genelde. Akrabalarla bir araya geldiğinde annesi uzun uzun açıklardı. "Bu benim bilmemneyimin....."diye başlardı sonrasını da Tan anlayamazdı.

Kim kan bağıyla zaruriyet duyduğu insanlara özel isimler vermekle uğraşmıştı ? Ve neden herkes onları dinleyip saçma sapan isimlerle karmaşık soy bağları türetmişti.

"Bak şimdi.."diye mırıldandı Ulaş Tan'a doğru dönerken.

Boş bir şarap şişesinin içine birazcık kum doldurup cebindeki kağıt ve kalemden yazdığı notları eklemişti bolca.

"Bu ne ?"diye kikirdedi Tan alayla saniyeler içinde boşaltıkları ve tamamen içilmiş şişenin içindekilere. Artık alkol yoktu. Sadece kum taneleri ,çakıl taneleri ve notlar vardı içerisinde. 

Tan elinde şişeyi bir sağa bir sola yatırıp sırıtırken kum taneleri kağıtlara doluyor,çakıl taşları cam şişeye çarpıyordu içeriden. Ulaş ukala bir gülüşle elinden sertçe aldığı şişeyi yeniden dik bir biçimde koyarken Filiz ufaktan melodiler mırıldanmaya başlamıştı. 

Güz rüzgarlarının estiği sahilden soğuk dolarken Ulaş üzerindeki montu omuzlarına koydu Tan'ın ve dudaklarına bir busecik kondurdu. "Seninle ilgili sevdiğim ve gıcık olduğum her şeyi yazıyorum."

"Gıcık mı ?"dedi Tan dilini dişleri arasında gezdirip küçümser bir bakış atarken.

Hem sevgili olmaya başladıklarında dünyada en kıymet verdiği kişinin künyesini vermişti bileklerine kendi elleriyle takmıştı oğlanın. Hem de şimdi onun yüzüğünü takmıştı ellerine.

"Gıcık olduğum adama evlilik yüzüğü takarım ben de aynen."diye mırıldandı Tan omuz silkip.

"Kutsal emanetleri topladın diye.."diye mırıldandı Ulaş üzüm karalarını kısıp. "Dünyada en değerli şeyimsin diye.." devam etti sırıtıp.

"Uğruna ölecek kadar aşığım diye..."

Alayla sırıttı Tan.

"Ölene kadar yanımda kalacak tek aşkım olacaksın diye.."diye fısıldadı Ulaş omuz silkip. "Bu hala gıcık sinir bozucu ukala bir velet olduğun gerçeğini değiştirmez."

"Bak ya."dedi Tan burun çekip. "Çok romantiksin."

"Öyle abisi."dedi Ulaş oğlana giydirdiği montun fermuarını Tan'ın çenesine kadar çekerken. "Aşığız diye gıcık olmayacağız diye kaide yok."

Sahici (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin