Küçük Şeyler

2.1K 153 68
                                    

Sanırım dünyada betimlenmeyi en çok hak eden lakin betimlemesi tam olarak gerçekleştirilmeyen en güzel şeylerden birini yaşıyordu Tan.

Yağmurlu ve kapalı bir havada öğlene kadar uyumak. Yatağın dünyanın en sıcak ve en davetkar yumuşaklığa sahip olduğu bu havada yatağa derince gömülerek üstelik! Ve elbetteki esmerin güzel teninde hoş kokusuyla başlayan zaman dilimi. Üstelik haftasonuyla izinlerinin denk geldiği nadir bir vakitte!

Gün planlamaları şu şekildeydi. Öğleden sonraya kadar yatakta oynaşmaya devam edecekler belki yatakta başlayıp bitirecekleri "günaydın" sevişmesini gerçekleştireceklerdi. Sonrasında ise duşta devam eden ya da biten bir sevişme daha. Tan ve altın sarısı saçları için uzunca vakit duşta geçerken Ulaş erkenden yıkanıp önden çıkacak ve kahvaltıyı hazırlayacaktı.

Kahvaltı masasında oynaşmalarla gönül ve göz doyurmaca işi de tamamlanacaktı. Eh sonra çaylar bittikten sonra muhakkak film izlenecek ya da yeni bir diziye başlanacaktı ve sigara içip kahve sohbetleri devam edecekti. Ulaş genelde Türk kahvesi Tan ise sütlü kahve ile yağmurlu bahçede oturacaklardı.

Akşam olmadan hemen önce Pars evde delik deşik olan tenis toplarından  sıkılacak ve tasması ağzında babasına ve evdeki kediciğe yağ çekerek sahilde yürümek isteyecekti. Tan onu ödül mamalarıyla kandırsa da Ulaş onun egzersizlerine ayrı önem duyuyordu ve muhtemelen sahilde gezdirmek için akşama turlayacaklardı birlikte. Sonra Tan -ölümcül beceriksizliği- ile en kolay yemekleri pişirecekti ve Ulaş ise yardım etmek ayağına "yenilebilecek" şeyler hazırlayacaktı. Koltukta sarıla sarıla dinlendikleri vakit "iyi geceler" sevişmesi gelecekti ya da her zaman takıldıkları yerlerde arkadaşlarıyla eğlenmeye çıkacaklardı.

Sonra aceleyle sevişmek için eve geleceklerdi erkenden.

Ulaş'ın kolları ince bele dolanıp elleri Tan'ın kalçalarına inerken uykudan hala gözlerini aralamamış ikili sırıttı. "Hava yağmurlu ama sen benim güneşimsin sıkıntı yok."diye mırıldanmıştı esmer.

"Bu romantiklik olsa olsa sabah saksosu istiyorum demek."

"Adın haklı mı ?"dedi Ulaş sırıtıp. "Hadi gülüm.."

Ancak tüm hafta sonu planları adeta tekmelenerek vurulan kapı ve sonsuzluk döngüsünde çalan zille duraksadı.

"Bu ne amına koyayım?"dedi Ulaş sinirle kaşlarını çatarken.

"Ne ne ?"dedi Tan gözlerini yumup.

Kapıdaki sesle beraber bugün dışarıda olmayan ve salonda uyuyan Pars iyice dellenmişti. Ve yaklaşık yetmiş kiloluk devasa bir bekçi köpeğine sahipseniz her tıkırtı onun için düşman işgali anlamına gelirdi. Kontrolsüzce çalınan kapı,havlayan köpek ve sağanak yağmurla birlikte devirdi Tan gözlerini.

"Fatih gelmiştir inşallah."dedi Ulaş sinirle altına bir eşofman çekerken. "Filiz falansa dövemem çünkü ama Fatih ise döverim seve seve."

"Filiz medeniyetsiz değil."dedi Tan gözünü ovuşturup.

Ulaş merdivenlerden inip dış kapıyı sabır dilenerek açarken havadaki yumruğu askıda kaldı.

"Selammmm."dedi Fatih yorgunca kıvırcık bonuslarını saklayan kapşon ve bereyi düzeltip.

"Senin var ya.."

"Ştt."dedi Fatih arkasındaki bebek pusetini gösterip. "Uyanmasını istemezsin."

"Bu kim lan?"dedi Ulaş irileşen gözlerle. "Kim bu! Kimden bu ?"

"Tövbe de.."diye mırıldandı Fatih. "Yalova'da olan ablamın en küçük eleman."

Sahici (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin