Kenetlen

2.7K 197 108
                                    

Yıldızların göğü nakış nakış işlediği bir yaz gecesinde dalga seslerinin senfonisi işitiliyordu.

Ulaş,insanlardan epeyce uzakta bir kayanın altına çektiği narin bedenin üzerine biraz daha eğildi. Titrek bir gülüşle zevkli bir mırıldanma sunan çocuk cılız beyaz bacaklarını üstsüz esmerin çıplak gövdesine dolarken dudaklarını ısırdı hafifçe.
"Özledim."diye fısıldadı Ulaş pembelikleri dişlerken.

Bir krizin ve polemiğin doğuş nedeni olan siyah gömlek ,kayanın üzerine gelişi güzel fırlatılmış halde dikelirken Tan ellerini esmerin pürüzsüz sırtında gezdirip parmak uçlarıyla geniş omuzlara dairesel hareketler yaparak sevdi.
Dokunuşu bile yetiyordu,gayet tabi biliyordu bunu.
Hem de adı gibi.

Ulaş'ın üzüm karası gözlerinden titrek bir ışık huzmesi gelir geçerken esmer hırsla ısırdı dudaklarını.
"Sence..."diye eğildi Tan'ın dudaklarına bir öpücük bırakırken.
"Alıştırma aşamasını..."diye fısıldadı gülerek.
"Çoktan geçmedik mi?"

"Nasıl yani?"dedi Tan kollarını esmerin boynunda kovuşturup dudaklarını uzatırken.

"Ne kadar sessiz kalabilirsin kedicik?"diye sordu Ulaş.
Ancak bir sorudan ziyade emir kipi gibi direkt olarak muhattabına komut veriyordu gözleri.
Sessiz kalacaksın kedicik manası çıkarıyordu sebepler ve sonuçlarla.

"Babacık ne kadar isterse."

"Babacık,kediciğe hiç güvenmiyor."diye fısıldadı Ulaş pembe tümseklenen uçlara parmaklarını kıstırırken.
"Kediciğin korkacağını düşünüyor."

"Korkmam."diye fısıldadı Tan.
"Nasıl istersen ,susarım."

"Susarsan tadı hiç çıkmaz ama..."diye göz kırptı Ulaş pantolonundaki kemeri yavaşca belinden sıyırırken.
Tan korkuyla altından çekilirken Ulaş iri elleriyle incecik bilekleri sabitleyip kuma gömdü hafifçe.
"Şttt. Ne dedik?"

"Vuracak mısın?"diye kekeledi Tan seslice yutkunup.

"İlk günden."diye mırıldandı Ulaş deri kemerin demir tokalı ucunu narince Tan'ın karnına ve kasıklarına sürterken.
Tokalı ucun soğuk  ürpertisiyle beraber sarı ayva tüyleri şaha kalkmış,serinlikten ürperen göğüs uçları pürüz pürüz hale gelmişti.
Tomurcuk açan çiçekler gibi...
Ulaş dudaklarını ısırdı.

"U-Ulaş."diye fısıldadı Tan arzuyla.
Hem korkuyor hem de devamında yaşanabilir olasılığı yüksek hazla kendinden geçiyordu.
Bacaklarının bisiklet pedalı çevirmekten hissizleştiği çocukluk dönemlerinde birden inince nasıl bocaladığını anımsatıyordu bu his.

Yerin ,zeminin tamamen yok oluşu gibi tadı vardı.

"Uslu kedicik."diye fısıldadı Ulaş deri kemeri sertçe Tan'ın ürkek vücudunda gezdirirken.
"Oynayalım mı azıcık?"

"O-oyna..." Tan boğazına baskı yapan kayışla beraber nefessiz kaldığını hissetti.
Deri kayış urgan gibi boynuna basılırken esmerin ürkütücü ama çekici tebessümü ile birlikte gözlerini irice açtı.
Elmasları şaşkınca bakıyordu üzüm karalarına.
Boğacak mıydı?

Ama Ulaş genelde çıplak ellerle boğarak içine gelgit yapmayı severdi...

Ulaş alayla Tan'ın endişeli bakışları eşliğinde soluğunu ona bağışlayıp soğuk bir tebessüm sundu.
"Korkak kedicik." diye tısladı.
Sertçe iki el bileğini birden Tan'ın başı  üzerinde sabitlerken gözlerini  elmaslara dikti.
Kemerle bileklerini dolarken ağzını aralayan oğlanın ağzına yolladı dilini.
Dili onunkine dolanırken aceleyle bileklerini kenetledi birbirine.

Ona olan aşkı kadar sıkıca kenetlenmiş ve çözülmesi neredeyse imkansız hale gelmiş bir düğüm gibi kenetledi Tan'ı.
Kolları havada kalan elmas mavili korkuyla nefed nefese üzerindeki esmere bacaklarını sıkıca dolarken kaş çattı.
"Kendime nasıl dokunacağım babacık? Süt dökmeyeyim mi?"dedi alayla.

Sahici (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin