BÖLÜM 50 | ÖZGÜR

153 28 6
                                    

Huzur için bir çam yeşili gözler bir de bir ormanın ortasında yalnızlık gerek sanıyordum. Yanılmıştım oysa, dün geceye kadar bilmiyordum. Çam yeşili gözlere ek bir de söğüt kokulu adam gerekti bana.

Hisler karşılıklı olunca paylaşılan anların değerinin nasıl da başkalaştığını tecrübe etmiştim dün gece, bana yoğunlaşan hayran bakışların hangi sebeple irrite etmediğini öğrenmiştim. Ben kendime dahi dürüst olmadığımı fark etmiştim yine dün gece. Adını şimdiye dek tutku diye geçiştirdiğim duygularımın ruhumdaki ağır baskıyı nasıl da hafiflettiğini hissetmiştim. Göğsümün ortasında yerini kabullenmeyen bir şey vardı sanki ve dün gece attığım o adımla sınırlara daha fazla tahammül edemeyip yerinden çıkmış ve özgürlüğüne kavuşmuştu. Yüklerini de alıp gitmişti.

Peki bundan sonra ne olacaktı?

Her zaman her şey için tetikteydim, böyle yaşamaya alışmıştım fakat bu sabah göğsümdeki o şey gibi ben de özgürlüğüme kavuşup savunmasız olabilir miydim?

Kollarından birini başımın altına, diğerini karnıma saran ellerin sırtımdaki sahibine, yaz sıcağına rağmen enseme vuran serin nefesine, nazik ama arzulu dokunuşlarına, ilgili sözlerine karşılık verebilir miydim? Dün gece öldüğünü gördüğüm kabusumun içinde ve dışında hissettiğim o duyguların aşk ya da sevgi, adı her ne ise ondan başka bir açıklaması olamazdı fakat, ben gerçekten birini sevebilir miydim? Bunu becerebilir miydim? Şu uykulu halinde bile beni kendine daha çok saran adamın ellerini tutabilir miydim?

"Söyle bakalım güzel kadın.. Kıvırcık kafanda yine hangi sorunlar kulaç atıyor?"

Önümde parlayan sağlam camlar ve arkasında ışıldayan yeşil yaprakların karanlık ve parçalanmış halleri gözümde canlanıyordu. Onu koruyabilir miydim?

Kollarını bedenimden ayırmadan başını yastığından kaldırdığını hissettim ve ardından boynumun en hayati noktasını serinletti soğuk dudakları. Kesinlikle kan değerleri düşük olmalıydı.. Sakalların çıkmaya başladığı yanağını yanağımın üzerine yasladığında bakışlarım hala camda ve arkasındaki ağaçlardaydı. "Bayan Bennet.." dedi sabahın verdiği o kendine özgü gırtlak sesiyle. "Neden bana cevap vermiyorsunuz? Yoksa dün gece hislerimle oynayıp beni kullandınız mı?" Uykusu açılmamış o hırıltılı sesi alaycı ve de haylazdı. Kendime bile yabancı bulduğum bir halde kıkırdarken buldum kendimi. Bu tepkim bana olduğu gibi Steve içinde yeniyken kıvrıldığını hissettiğim dudaklarıyla hafif sakallı çenesini yanağıma sürttü. Olabilirmiş gibi beni kendine daha çok çekip yanağıma kokulu, uzun bir öpücük bıraktı. "Cevabınız her ise bilmenizi isterim ki leydim, bundan böyle beni her zaman kullanınız."

Sözleri dün geceden sahneler bıraktı gözlerimin önüne. Tutkulu Steve Nazik Steve'den çok daha başka biriydi ve dürüst olmalıydım ki o Steve'den de çok etkilenmiştim. Sessizliğimi bozup pozisyonumu bozmadan onun gibi "Bu anı kolluyor gibiydin.." dedim ben de alayla.

"Hımm.. Kolladım demeyelim ama hayalini kurmadım desem yalan söylemiş olurum" dedi boynuma yeniden sokulurken. "Kollarımın arasındasın ama gerçekliğine inanmak güç. Kokunu bizzat teninden solumak nefes almak gibi.. Benimsin, sevgilimsin.."

"Bir tavsiyede bulunayım sana Lordum?"

Başını sokulduğu boynumdan ayırmadan "Hı hı.. dinliyorum" dedi. Bu yakınlık bağımlılık yapardı. "Casusluk yapmayı iyi bilirim hatta bir profesyonelim ama ilişki yürütmekten anlamam ben. Kendini çok kaptırma derim." Kendini çok kaptırma Carina.. küçük bir kızken dahi herkes reddetti seni.. Steve neden bir gün etmesin?

STAJYERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin