Uzun, upuzun bir bölümle keyifli okumalar diliyorum 🖤
⚜️
2 Eylül 2010 – Pittsburgh, Pensilvanya;
Göğsünün sol tarafında yoğun nefret, usanmışlık ve de tüm bunlara sebep olan, üzerinde yapışkan bir his bırakan yaşanmışlık hissi vardı. Korkmuyordu, artık. Bodrumda geçirdiği karanlık saatlerden korkmayı bırakalı uzun yıllar olmuştu. Onu buraya hapseden Madam ise yılların eskitmediği bir hazla genç kızı bu nemli ve böcek dolu karanlıkla cezalandırmaya her zaman ki gibi çok hevesiydi.
Little Birds Yetimhane'sinin müdüresi Madam Beverlyne sert mizaçlı ve otoriter bir kadındı. Aynı zamanda aşırı derecede titiz ve de disiplinliydi. Yaklaşık yirmi yılını doldurduğu ve bu günlerde kırk üç yaşına girdiği bu binada kurallarının çiğnenip kendisine karşı gelinmesinden asla haz etmezdi. Bu karakteriyle bir hapishanede gardiyan ya da müdür olsa belki ona daha uygun olurdu ama o kendisine emanet edilmiş kimsesiz ya da terk edilmiş çocukların hayatlarında asla silinmeyecek izler bırakmaya ve onlara zulmetmeye meraklıydı. Tüm bu hasta davranışlarını düzen için 'gereklilik' başlığı altına topluyor ve Hitler baskısını kendisinden ilgi ve de şefkat bekleyen çocuklar üzerinde sürdürüyordu.
Ne de olsa gücünün yettiğineydi insanın zorbalığı. Adam kadını, kadın çocuğu döverdi.
Yıllar önce ki o uğursuz günde dört yaşındayken ilk defa kapatıldığı bodrumdan saatler sonra dövülmekten beter bir halde çıkmıştı Carina dışarı. Karanlıktı.. çatlamış su borularından sızan su damlaları tavandan işkenceli bir tınıda yere damlıyor, nemli ortamı kendine cennet bilen hamamböcekleri ise etrafta cirit atıyorlardı ve her biri küçük kızın gözünde kocaman canavarlara dönüşmüştü. İki saat sonrasında yetimhanesinin ruhsuz ve dik başlı ucube kızının gözündeki korkuyu ve yanaklarında kuruyan yaşları gören Madam ise sonunda onu hizaya getirebilecek bir şey bulduğu için haz doluydu.
Yıllar boyunca da haz duydu kızın hissedeceği korkudan.
Öyle ki kızın artık korkmadığının sadece nefret ve tiksinti duyduğunun bile farkında değildi çünkü kendisinden neredeyse otuz yaş küçük olan, ucube olarak sıfatlandırdığı Carina'ya baskın gelebildiği tek şeyin o bodrum kattaki oda olduğu fikrinden kopmak istemiyordu. Kızın kara gözlerindeki korkusuzluk ve asilik tüm dünyayı dize getirebilecekmiş gibi bir hava veriyordu etrafına ve bu esinti Madam Beverlyne'ne göre otoritesine bir saldırı niteliği taşıyordu.
İki yaşında ebeveynlerinin ölüsünü görmüş ve metal yığınına dönüşmüş o arabadan kimsenin anlamadığı bir şekilde sağ çıkmış kızın nasıl bu kadar güçlü bir iradesi olduğunu anlamaya çalışmaktan vazgeçeli uzun zaman olmuştu.
Kızın gözlerinde bodrum katın korkusunu artık göremese de onu rahatsız ettiğinin farkında olarak kendisine başkaldırmasının sonucunda onu yine bodrum kata kilitletmişti ve bu defa ki cezasının uzun sürmesini istemişti. Öyle ki bu ceza Carina'ya iki akşam yemeği, bir kahvaltı ve bir öğle yemeğine mal olmuştu. Ama on beşindeki genç kız ceza konusunda oldukça deneyimli olduğundan bodruma kapatılmadan önce yemekhaneden aşırdığı iki bayat kreple açlığını bastırmıştı.
Madam onu unuttu mu yoksa öyle olmasını mı istedi bilmiyordu ama nöbetçi görevli tam yirmi sekiz saat sonra gece on bir de kendisini bodrumdan çıkardığında çok açtı ama Carina'nın aklında olan tek şey çam gözlü küçük kardeşiydi.
En büyük varlığı ve tek ailesi...
İki yaşında yetimhaneye bırakılan o altın saçlı çocuğu ilk gördüğü anda içinde daha önce hiç hissetmediği bir şeyler olmuştu. Oysa duygusuz ve hissiz bilirdi kendisini ama daha sekiz yaşında olmasına rağmen yeni gelen bebeği bir anne gibi kucaklamak ve onu bu pislik yuvasının tüm tehlikelerinden korumak istemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STAJYER
Ação•TAMAMLANDI• "Şeytana yol veren bir melektim. Kanatlarıma kan bulaşmıştı benim.." 🔸🔸🔸🔸⚜️🔸🔸🔸🔸 Acıyı tanımak, onu hissetmekten daha çok sarsar insanı. Tecrübe etmişsindir.. acının sana neler yaşatacağını, sende meydana çıkaracağı hisleri artı...