BÖLÜM 3 | SORGU

765 66 157
                                    

Kurguyu desteklemek ve devamlılığı sağlamak için bir kaç kelime de olsa düşüncelerinizi belirtip, oy verin lütfen. Eğer sizde yazıyorsanız hislerimi anlarsınız, değilseniz empati kurunuz lütfen :)

Keyifli okumalar.

Hastane girişinin arka cephesindeki MMC'nin holding kapısından içeri geçip kuru gürültüye karışan tok topuk seslerimle yüksek tavanlı ve gösterişli lobide ilerledim.

Kartımı turnikelere okuturken rastladığım tanıdık simalara basitçe selam verip asansörlerin önünde biriken kalabalığın arasına karıştım. İnsanların kimi hala ayakta uyuyor, kimi elinde kahvesiyle güne başlamaya çalışıyor, kimi de yüksek sesle yaptığı telefon konuşmalarıyla birilerine baş belası oluyordu.

"Hey!"

Omzuma dokunan elden rahatsız olsam da başımı gülümsemeye devam ederek gözlerini üzerime diken kadına çevirdim. "Günaydın Ginny."

"Günaydın Aryana. Nasıl, alışabildin mi MMC'ye?" Cevap vermeden önce asansör geldiği için pazarlamadan Ginny ve tüm kalabalık birlikte teneke kutuya yüklendik. Muhtemelen en son inen ben olacağım için arka tarafa doğru kaydım, Ginny'de peşimi bırakmayıp elinde kahve bardağıyla beni takip etti.

"Alıştım evet. Yoğun geçiyor ama iş öğrendiğim için şikayetçi olduğum söylenemez"

"Ah evet duydum. Rosemary bu aralar şirkete fazla uğramıyormuş, senin için zor olmalı." Yalandan büzdüğü ince dudaklarında ki samimiyete inanmış gibi yaptım. Başımla söylediğini onaylarken devam etti. " Bir şey daha duydum tabi ki.. Yukarıdakiler senden çok memnunlarmış. Yoksa zaten Bay McNally onun yanından kaybolmasına asla izin vermezdi, Rose eli ayağı gibi adamın."

Minnettarlıkla gülümsedim. "Bunu duyduğuma çok sevindim. En iyisini yapmaya çalışıyorum."

Kadın başını omzuna doğru eğip tek kaşını kaldırdı. "Yapmaa.." Başını yaklaştırıp fısıldadı. " Laf aramızda o ikisine dayanabilmen bile harika!"

"Teşekkür ederim" dedim aynı ses tonuyla.

"Bir şey daha çalındı kulağıma..." Tanrım! Kadın susmayacaktı! "Dün ki toplantı da Bay McNally mızmıza dayanamayıp patlamış sonunda, toplantıdan ve şirketten kovmuş onu. Sen de oradasındır.. Doğru mu gerçekten, Berry Deon artık yok mu?" Kısa süreli yaşadığım şaşkınlığın üzerine sadece 'bilemiyorum' dedim. Dedikodular ne kadar hızlı yayılıyordu anlam veremiyordum. Bu dedikodu kasıtlı mı çıkarıldı yoksa kendiliğinden mi gelişti bilemediğim için olaya yorum katmak istemedim. Sonuçta adam dünyadan sonsuza dek sürüldü diyemezdim. Cevabım Ginny'i elbette ki tatmin etmemişti ve cevap alamadığı ısrarcı sorularını on üçüncü kata ulaşana dek sürdürdü. Teneke kutudan inmesiyle nihayet sona eren muhabbetle birlikte sessizce kendi katıma çıktım.

Bayan Pace yani Rosemary çoktan gelmiş ve bilgisayarın klavyesine hararetli parmaklarıyla işkence ediyordu. Dikkatini bana vermeden söylediği soluk günaydınından sonra kendi işime adapte oldum. Yarım saat sonra şirket postacısının getirdiği mektupları düzenleyip Bay John geldiğinde vermek üzere masamın kenarına yerleştirirken aklımda olan patronumun henüz gelmeyişiydi ve dün ki suikast sonrasında gelip gelmeyeceğinden şüpheliydim.

Bir süre daha işime odaklanıp birkaç telefon görüşmesi yaptıktan sonra Mike ile birlikte koridorda beliren Bay John'u görünce Bayan Pace ile birlikte ayağa kalkıp patronu selamladık.

Odaya geçtiklerinde beş dakika kadar oyalanıp yeterli zaman dilimini sağladıktan sonra şirkette çalışırken kullandığım gözlüğümü düzeltip tabletimi ve mektupları elime aldım. Aldığım izin sonrası odaya girdiğimde Bay John ve Mike masanın önündeki koltuklara karşılıklı oturmuşlar konuşuyorlardı.

STAJYERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin