BÖLÜM 36 | SUÇ VE CEZA

252 37 21
                                    

Ps: Unutanlar oluyor diye hatırlatıyorum,  oy ve yorumlarınızı bekliyorum canlarım.

Keyifli Okumalar :)

Drew'i kendisine böyle kolayca teslim edeceğimi, hatta! teslim edeceğimi sanıyorsa hayatının en büyük hatalarından birini yapıyordu.

John beni tanımıyordu. Ona gösterdiğim her neyse onu görüyordu sadece.. yetimhanelerde büyümüş yeni üniversite mezunu, kendi başına ayakta kalmayı başarmış, çalışkan, yalnız, ilgisiz bir kızdım ben ona göre. Bazıları uyuşuyor olsa da gerçekte nasıl biri olduğuma dair en ufak bir fikri bile yoktu. Drew'e zarar vermeye kalktığında en kalifiye insanlarından yapmaya çalıştığı ufak stajyer kızın o çok sevdiği kibirli kafasını güçlük çekmeden vücudundan ayırabileceğinden haberi bile yoktu. On altı yıldır derinlerine gömmeye çalıştığı, karısının başka bir adamdan sahip olduğu çocuğa yaklaşabilmek için restorandan hızla çıkıp gittiğinde sırtında olan bakışlarımı görebilseydi eğer.. kendisine ne kadar kin beslediğimi de fark etmiş olurdu. Olurdu çünkü; John McNally farkında olmasa bile benim gibi kindar bir insana bulaşmıştı ve ben bu işi istediğim gibi neticelendirinceye kadar da durmayacaktım.

Kimse yaptığı bir işte benim kadar sabırlı olamazdı. Gerçek bir bukalemun bile.

Bir plan yapmalıydım.

İlk planım bana bu planları yapmak zorunda bırakan ve keyfimi kaçıran Madam'a iyi bir ders vermekti. Çünkü artık cezalandırıcı o değil de bendim..

Masaya dönmeden önce vakit kaybetmemek için elimdeki telefonun uzun şifresini girip Liam'ı aradım. "Hey! Liam. Nerdesin?"

'Ihmm.. öğle yemeği için James'le birlikte dışarı çıkmıştık Aryana. Bir sorun mu var?'

'Hey Ary! Toplantı çok mu sıkıcı geçiyor yoksa?'

James.. Lanet olsun.. Şimdi Liam'ı James'i meraklandırmadan o beton yığınına göndermek zorundayım. "Sorun yok postacı.. James'e de söyle sıkıcı toplantım az önce bitti. Başka bir şey için aradım seni. Dün senden kontrol etmeni istediğim bir posta vardı, hatırlıyor musun?"

'Hımm.. bir zarf bekliyordun galiba, öyle değil mi?'

"Yeap! Şimdi, James'e belli etmeden beni iyi dinle. Zarf geldi. Onu getiren adam da şu anda holdingde. Senden rica ettiğim şey ise çok önemli.." Liam'ı ikna etmeye çalışırken diğer yandan göz ucuyla yardımcısı Yun ile konuşan Lei Kusai'nin masasını kontrol ediyordum. Kendisine baktığımı gördüğünde bakışlarımı kaçırmadan ".. ben gelene dek zarfı senin almanı ve kimse görmeden masamdaki ikinci çekmeceye kilitlemeni istiyorum. Anahtarını arkadaki raflarda, üzerinde 2020-2021 yazan kalın, mavi bir dosya var, onun içine sakla." Postacı 'Tamam' diye mırıldanırken "Liam.." dedim vurgulayarak "..James bile bunu görmemeli.."

Bu yaptığım ilk başta John'u öfkelendirecek olsa da gerekçem şimdiden hazırdı.

Ben Liam'dan bir yanıt beklerken gözlerini hala üzerimden ayırmayan Kusai'ye işaret parmağımı kaldırarak mahcup bir tavır içinde bir dakikalık izin istediğimde onay vererek başını sallasa da kaşlarını şüpheyle ortaya yaklaştırmıştı.

'Ih-hım.. Pekala.. Ama bunu sonra konuşacağız değil mi?'

"Elbette.." diyerek geçiştirdim Liam'ı. Bir şeyler uydururdum nasıl olsa. "Şimdi kapatmam gerek. Lütfen hızlı ol."

Postacıyla telefonları kapatıp Mike'ın gönderdiği numarayı aradım bu defa. Kulağıma çarpan soğuk sese kim olduğumu söyleyip yaptığım ikna edici açıklama ile zarfı Liam adındaki adama teslim etmesini istediğimde kısa bir düşünme süresinden sonra kabul ettiğinde Kusai'nin yanına döndüm. Yolunda gitmeyen bir şeylerden şüphelenen Çinli iş adamı geldiğim boşluğu kontrol edip John McNally'yi sordu. "John'u göremiyorum. Her şey yolunda mı Bayan Smyht?"

STAJYERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin