BÖLÜM 11 | SINAV

334 43 47
                                    

Stajyer'in en uzun bölümü geldi. Yıldız & Yorum bekliyorum, unutmayın:)

Keyifli okumalar.

Yazarın bakış açısından;

Kum saatinden acı çekercesine dökülen tanecikler gibiydi zaman onun için. Bir an önce dar boğazdan geçmek ve toparlanmak istemesine rağmen gırtlağına yapışan o boşluk herşeyi ağırdan alıyor, işini zorlaştırıyordu. O dar boğazın bitmesini beklerken hiç birşey yapamamak ve yapmamak bozuyordu sinirlerini.

Aryana tüm bu hissiyatlarla yakasını sıkan hareketsizlikten kurtulmak amacıyla geldiği tuvalette, karşına çıkıp kendisini FBI olarak tanıtan adamı inceledi bir süre. Elindeki rozete güvenen hemen her ajan gibi yersiz bir özgüvene ve kendini beğenmiş tavırlara sahip adamın gerçekten federal olup olmadığından emin olmaya çalışıyordu. Andrew istisna olsa da stajyerin en iyi bildiği şey, kendisinden başka kimseye güvenmemesi gerektiğiydi.  McNally'nin elinde tuttuğu gücün bu tarz baskınlara engel olacak olması ise şüphelerini destekliyorken bu parlak rozetin varlığı kafasını karıştırmıştı.

Zihninde birbiri ardına verilen soru cevaplarla geçen uzun saniyelerde dışarıdan bakan birisi Aryana Smyht'in kafasının içinde neler hesaplandığı konusunda tahmin bile yürütemezdi. Steve McNally'nin de söylediği gibi, ruhunu yansıtmayan gözleri tehlikeliydi. Omuzlarından sarkan kömür karası saçlarının desteklediği kara bakışlarında hâkimiyet süren duygusuzluk onun en sevdiği kamuflajıydı. Minyon ebatlardaki bedeni soğuk ve kendinden emin, bastırılmaya ve sindirilmeye karşı tavizsizdi. Ayrıca karakteri ne olursa olsun kadınların küçük görülüp hafife alınmasına asla tahammülü yoktu ve buna izin vermezdi. O kendini hem fiziksel hem de psikolojik açıdan geliştirmiş güçlü bir kadındı.

Zihninde ki sıçramaların ilk kaçamak adresi bakışlarından bile düşündüklerini saklarken karşısındaki adamdan ayırmadı gözlerini. Biraz ayrıntılı bir gözlem ile adamın beden dilini dökmüştü sayfalara ve okumuştu bir evrak dosyası gibi.. sonuç olarak adamın neden geldiğini ve ne almak istediğini tahmin edebiliyordu. John McNally'nin cezasını vermeye ne kadar arzu duyuyorsa da emin olmadığı şey bu adama istediğini verip vermemesi gerektiğiydi.

Kollarını göğsünde birleştirdi ve belini lavabo taşına dayadı, bir dostuyla dertleşir gibi rahat tavırlar sergileyerek bir ayağını diğerinin üzerine attı. "FBI benimle ne konuşmak isteyebilir ki?" dedi soğukkanlılıkla. Adamın ne kadar ileri gidip kendisini zorlayacağının hesaplarını yapıyordu alacağı cevabı beklerken.

Adam karşısındaki kadınla ilgili öğrendiklerinde anlatılanlardan fazlasını bulacağından emindi onunla karşılaşmadan önce, oysa onun yerine eksikleri görüyordu şimdi. En zoru ise kadının ne düşündüğünü tahmin edemiyor olmaktı. Bakışları bir duvar gibi katı ve kapalıydı. Yine de bozmadı tavrını. Kendisinden beklenilen sakinlikle rozeti taşıyan siyah cüzdanını deri ceketinin iç cebine bıraktı. Bakışlarını stajyerden ayırmadan ağır hareketlerle ceketine çeki düzen verdi. Ellerini erkeksi tavırlarla beline yaslayıp bir süre kızı inceledikten sonra uzun gövdesini çevirmeden sağ kolunu arkaya attı ve anahtarı çevirip kapıyı kilitledi içeriden.

Artık ikisi de bu gösterişli tuvalet sınırları içerisinde baş başa kalmışlardı. Herhangi bir şey söylemeye gerek duymadı Aryana ama tek kaşını kaldırıp sorgularcasına adamın yüzüne bakmayı da esirgemedi.

'Beni bu şekilde korkutacağını mı sanıyor yoksa? ' diye düşünüyordu duvarlarının arkasından.

'Aptal...'

Stajyerin aklından geçenlerden habersiz, ceplerine yerleştirdiği elleriyle sırtını makyaj masalarının arasında kalan boşluktan duvara rahatlıkla dayadığında toparladığı cümlelerini nihayet havaya akıttı. "Uzun bir süredir John McNally'i takip ediyoruz Bayan Smyht. Farkına vardığınız üzere McNally Boston'un en azılı suç örgütlerinden birinin elebaşı-"

STAJYERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin