Tanıtım I
Aslan sıcaktan terleyen alnını sildi koluna, dayanamayıp traktörün kasasına çıktı, içindeki şişeyi alıp hızla yürüdü ağaç dibinde duran çeşmeye. Hayrattı bu çeşme, 'yapandan Allah razı olsun' deyip geçti. Duaya vakti yoktu pek, oldukça sıcaklamıştı.
Önce elini yüzünü yıkadı. Yetmedi üstünü başını ıslata ıslata ensesini, boynunu da yıkadı. Avucuna su doldurup içti. Şişesini doldurdu ki sonra fark etti yanındaki gölgeyi. Kaldırdı kafasını baktı kim olduğuna.
Ki bakmaz olaydı. Gözlerini çekemedi biraz.
Yanakları pembeleşmiş, bal gözleri pamparlak bir kız yanında duruyor, elinde kocaman su bidonuyla başka başka yerlere kaçırıyordu gözlerini.
Kız kaçırıyordu da adam kaçıramıyordu, kitlenmiş kalmıştı öylece.
Üzerinde basma bir etekle düz bir penye vardı kızın. Biraz özensiz gibi ama temizdi. Ayağında kara lastikler, içinde mavi çoraplar. Tam gülecekti ki sonra fark etti yaptığını. Ortalık yerde kızı süzüyor, üstüne de gülüyordu.
Kendini zorlayarak boğazını temizledi, bir adım geri çekilip eliyle işaret etti kıza çeşmeyi, "Buyur-.. " Az daha bacım diyecekti. Şükretti dilini ezberden kurtardığına.
Aslan kıza bakadursun, kız hızla geldi çeşmeye, açtı suyu sonuna kadar. Aslan sonra fark etti o büyük bidondan iki tane olduğunu. İkisini de doldurdu kız. Aslan da traktörün yanına gitti rahatsız etmeyeyim diye.
Ama kızı izliyordu yandan yandan. Gözlerini nereye çevirse mıknatıs gibi çekiyordu kız kendisine.
İşi bitince aldı bidonları eline. Onar litre vardı herhalde. Kızın her adımında sendeleyerek zorlanarak ilerlediğini görünce atıldı yerinden ama annesinin sesiyle durmak mecburiyetinde kaldı yerinde.
"Aslaan. Gel oğlum Emmin yürüyemiyorum diyor."
'Emmim ne zaman yürümüş ki ana.' demek istese de sustu, kızın peşinden gitmek istiyordu bir yanı, ama mecburen annesine döndü, "Tamam ana geliyorum."
Kızın arkasından baktı biraz, zar zor götürüyordu suları. Başını çevirdiği anda az ilerde oynayan çocukları gördü. Hızlı adımlarla yürüdü yanlarına, elini cebine attı biraz para çıkardı.
"Şşt çocuklar. Az bi bakın."
"Buyur ağabey." yüzü gözü toz içinde olan çocuk cevap verdi hemen. En uyanığıydı besbelli..
"Şu su taşıyan kızı görüyor musunuz."
Çocuk kısık gözleriyle baktı adamın dediği yere, göremeyince elini alnına koydu güneşi engelledi. "Aaa...Nare ablaya yine su taşıtıyorlar." hızlıca döndü arkadaşlarına,"Ali, Musti, hadi gelin de yardım edelim." şimşek gibi uçtular kızın peşinden.
Aslan da elinde parayla kalakaldı,çocuklar koşa koşa gitti. Baktı arkalarından hafif bir gülümsemeyle. Sonra ne yaptığını fark etti ve doğruldu. Elindeki parayı da çocukların oynadığı patlak topun arasına sıkıştırdı, kafasını kaldırıp baktı tekrar kızın arkasından..
"Aslan oğlum hadisenee!!"
*******
Tanıtım II
"Bir daha sen çağırınca gelmeyeceğim Aslan!."
Keyifle güldü Aslan, "Hımm." Nare'yi kendisine çevirerek onun ovmaktan daha da kızarttığı yanaklarını parmak uçlarıyla okşadı, yüzlerini yaklaştırarak küçük bir buse kondurdu yanağına, "Niyeymiş o?"
Omuz silkti Nare, az daha kollarını birleştirip küsecekti, "Az kalsın yakalanıyordum da ondan, teyzem anlardı hemen ama şansım
yaver gitti bu sefer. Şükür anlamadılar."Aslan, Nare'nin diğer yanağından da öperek yumuşattı biraz onun ruh halini, alnından öptü, şakaklarından öptü, burnunun ucundan, çenesinden, dudağının tam köşesinden ve ellerinden, "Gelmeyecek misin gerçekten?" dedi fısıltıyla, bir öpüş kadar yakındı ona, ve Nare'nin pek de iradeli olduğu söylenemezdi o an..
"I-ıı, gelmeyeceğim."
Gözlerini kapatmıştı Nare, Aslan'ın yumuşak dokunuşları yüzünde geziniyor, hafif hafif öperek uykusunu getiriyordu. Yanağında olan dudaklar hafif baskılarla dudaklarına doğru gelmeye başladığında gözlerini açmaya çalıştı, ama tonlarca yük vardı sanki göz kapaklarında. Ne gözlerini açabildi, ne aralık dudaklarını kapatabildi.
O öpüşler dudaklarının kenarında, burnunun ucunda, çenesiyle alt dudağının arasında gezindi, yine aynı fısıltıyla sordu Aslan, "Hiç mi?"
Nare sonunda gözlerini açabildi kısıkça, Aslan'ın yüzü çok yakınındaydı ve gözleri öyle bir şevkle bakıyordu ki kendisine, asıl meseleyi bir anlığına unuttu Nare, "Ne hiç mi?"
Aslan Nare'nin cevabıyla daha da gülerek dudaklarını gömdü onun yanağına, öpebildiği kadar derin öptü. Sıkıca.. Çekildiğinde de Nare'nin mahmur bakışları biraz normale dönmüş, ama yutkunuşları ve beklentisi hala devam ediyordu.
Bir anlığına içinden coşan sevgiyi kontrol edemedi Aslan, ne kadar öpse ne kadar dokunsa az gelecekti sanki..
Bir anlık hisle Nare'yi yanağından tutarak yaklaştırdı kendisine, kollarını onun güzel vücuduna dolayarak herhangi bir kaçma eylemini engelledi ve hızlıca az öncekinden biraz daha şiddetli bir şekilde ısırdı yanağını..
Sonuçta sevgisini göstermek için öpmek yetmeyince ısırmalıydı insan.. Hem de böyle yanağını sıkıştıra sıkıştıra, nefes alamayacak kadar sıkı sarılarak.
Bunlar Aslan'ın her daim uyduğu altın kurallarıydı, ısırmanın da bir adabı vardı sonuçta...
*******
Hikaye Ordu'da geçmektedir...
Merhabalaarrrr... Yeniden karşınızdayım... Destekleriniz benim için çok önemli, hepinizi çok seviyorum kalpkalp... Kitapta bazı bölümler değişecek, alıntı olan bölüm de aynı şekilde. Aynı kalan yegane şey Aslan ve Nare olacak, Hatice de tabii ki jsksksk
Bool bol yorum atmayı ve yıldıza unutmayalım lütfen.. ❤️ Kısa zamanda etiketlerde yine yükselelim inşallah
Kitap hakkındaki açıklamayı profilimde yaptım.. ❤️
Yeniden başlama tarihi: 2021, 6 ŞubatBu kitap yeniden yayınlanmıştır, o yüzden geçtiğiniz her bölümde '⭐' a basarsanız beni çok çok çok mutlu edersiniz..
#Lütfen yorumlarda reklam yapmayınız..
Çünkü zaten siliyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİVANELİ
Novela JuvenilKöy işi aşk... Hikaye 90'lı yıllarda Karadeniz'in bir köyünde geçmektedir. Ama Karadeniz şivesi barındırmaz.. 🚜🍉🏚