31.Bölüm

54.1K 3K 1.2K
                                    

📍Hoş geldiniiiiiiizzzzzzzz

Öncelikle gecikme için üzgünüm..

Ama şuraya bana bir tebrik alabilir miyim znsmmsks bir günde 5k kelimelik bölüm yazdım da dnlsdlslld

Bunu düzenleyip yayınlandıktan sonra direkt Tamirci'ye geçeceğüm inşallah jssksk

Sınırımız...

⭐1000 oy
💭 700 yorum

Önceki bölüme göre belirledim ama ALLAHIM İNŞALLAH BİN OY GELİR AMİN jskakslsls

Şuraya Divaneli emojimizi alalım...

Keyifli okumalaar... ❤️

*******

31.Bölüm

*******

Ağaca yaslanmış yara bere içinde kalan kanlı eliyle sigarasını içiyor, yerde ölü gibi yatan bedene bakıyordu Cihangir...

Belki de gerçekten ölü olan bir bedene bakıyordu...


Orada ne kadar durduğunu bilmiyordu Aslan. Elindeki tüfekle birlikte kalakalmış, yerdeki bedenin ölüp ölmediğini sanki bakarak ayırt edebilecekmiş gibi derince izliyordu.

"Hoş geldin."

Cihangir'in buz gibi sesini duyunca irkildi yerinde.

O anda yaşadığı hissin ne olduğunu bilmiyordu, korku değil, üzüntü değil, şaşkınlık da pek değildi. Belki de sadece dehşet..

Kendinden bile beklerdi bir gece ansızın çıkıp Celil'i gırtlaklamayı, ama Cihangir'den beklemezdi. Böylesi bir soğukluğu, donukluğu ve sessizliği hiç beklemezdi.

Sevecendi çünkü Cihangir.

İnsanın asıl karakteri hayvana, çiçeğe, böceğe, eşyaya dokunmasıyla anlaşılırdı ya genelde. Sokak köpeğini döven herkesi döverdi mesela... Ondan örnek çıkartacak olursa Cihangir dünyanın en şiddetten uzak insanı olmalıydı.

Oğluyla birlikte sarı çiçekler toplayan bir adamdı o. Saklambaç oynar, el yazısı yazar, şiir okurdu.. Yeri geldiğinde çocukla çocuk da olurdu.

Ama yeri geldiğinde katil olacağını hiç düşünmemişti Aslan.. O yüzden böylesi bir dehşet yaşıyordu şimdi.

"Öldü mü?"

Kardeşinde hiç bakmadan dudaklarını aşağı büktü Cihangir umarsızca, biten sigarasını çöpe atar gibi Celil'in üzerine attı, yüzüne uğramayan ama gözlerinden ayrılmayan bir tiksinti vardı yerdeki bedene karşı, "Belki."

"Abi?" dedi Aslan burnundan bir nefes alarak, Cihangir ruhu çekilmiş gibi yerdeki bedene bakarken oldukça tedirgin oluyordu.

Neler olmuştu burada!?

"Ne abi?" diyerek Aslan'a döndü Cihangir, sabahın griliği ve ormanın nemiyle etrafı kırmızılaşan sönük mavi gözlerini dikti Aslan'ın kehribar olduğu için şanslı olan gözlerine. "Gülşah'a elini sürene ne olur biliyor musun sen?"

Hiddetli falan değildi sesi, öylesi tasasız ve rahattı ki karşısındakinin Cihangir olduğuna bir anlık inanamadı Aslan. Bu karşısındaki ağabeyi değildi. Olamazdı.

"Bilmiyorum. Ama sen hapse girersen Gülşah'a ne olur onu biliyorum."

"Bu adam sağlam mı kalacaktı?" şimdi yaslandığı ağaçta Aslan'a dönmüş, bir sigara daha yakmıştı.. Sanki hedefi artık Celil değil de Aslan'dı. Sessiz bir tehlike gibi dolaşıyordu Cihangir'in tavırları ağaçların arasında. Ondan olacak ki üçüncü kişi de katıldı iki kardeşin muhabbetine.

DİVANELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin