📍Hoş geldiniz..
Bu arada dün gece telegram grubu kurdum, şu an ben ve bir kişi daha var sjls burdan link atılmıyor sanırım, insta bio' ya eklerim gelmek isteyen olursa...
******
Aslan çıkmak zorunda kaldığı dağın başına küfürler savurdu. Onlarca işi varken bir de hasta götürmeye gelmişti inin cinin top oynadığı yere. Traktörü durdurdu, vitesini de sertçe çekti. Oflaya poflaya kalktı yerinden, iri bedeniyle atladı aşağı çabucak.
"Anaa! İn hayde. Tonla işim var bir de buraya geldim."
Annesi Makbule traktörün kasasında doğruldu ve oğlunun kenarlıkları açmasını bekledi, biraz tombul olduğundan inemiyordu "Gelecen tabi. Emmin hastaymış, adamın o kadar hayrı dokundu bize. Ayıp olur oğlum gitmezsek."
"Herkesin de bize bir hayrı dokunuyor nasılsa. Adam traktör kasasında sallana sallana ölmez inşallah."
Makbule gülecek olsa da tuttu kendini, "Sus ağzını hayra aç. Nasıl yetiştirdim bilmem ki. Oğlanların en küçüğüsün diye şımardın da şımardın."
"Otuzuma ya aştım ana! Ne şımarması?"
"Olmadın o kadar olmadın, ben doğurdum bilmeyecek miyim yaşını? Sen bekle burda. Hey Allah'ım niye sıcak böyle. Aslaan, kasada şişeler var git doldur şu çeşmeden de gel. Ben de emmini alayım gidelim hemen sağlık ocağına. Hayde."
Annesi dinç hareketlerle yürüdü gitti karşıdaki eve. Gerçekten de sıcaktı hava, Aslan sıcaktan terleyen alnını sildi koluna, dayanamayıp traktörün kasasına çıktı, içindeki şişeyi alıp hızla yürüdü ağacın altında duran çeşmeye. Hayrattı bu çeşme, 'yapandan Allah razı olsun' deyip geçti, duaya vakti yoktu pek. Oldukça sıcaklamıştı.
Önce elini yüzünü yıkadı. Yetmedi üstünü başını ıslata ıslata ensesini, boynunu da yıkadı. Avucuna su doldurup içti. Şişesini doldurdu ki sonra fark etti yanındaki gölgeyi. Kaldırdı kafasını yavaşça, baktı kim olduğuna.
Ki bakmaz olaydı. Gözlerini çekemedi biraz.
Yanakları pembeleşmiş, bal gözleri pamparlak bir kız yanında duruyor, elinde kocaman su bidonuyla hem bekliyor, hem de kendisinden başka her yere kaçırıyordu gözlerini.
Kız kaçırıyordu da Aslan kaçıramıyordu bir türlü. Belki de hayatında göreceği en güzel manzaraydı onun için, kitlenmiş kalmıştı o anda.
Üzerinde basma bir etekle düz bir penye vardı kızın. Biraz özensiz gibiydi ama temizdi. Ayağında kara lastikler, içinde mavi çoraplar. Tam gülecekti ki sonra fark etti yaptığını. Ortalık yerde kızı süzüyor, üstüne de gülüyordu.
Kendini zorlayarak boğazını temizledi, çeşmenin kenarına koyduğu ayağını çekerek geriledi bir adım, eliyle işaret etti kıza, "Buyur-.." Az daha bacım diyecekti, şükretti dilini ezberden kurtardığına.
Aslan kıza bakadursun kız hızla geldi çeşmeye, açtı suyu sonuna kadar. Aslan sonra fark etti o büyük bidondan iki tane olduğunu. İkisini de doldurdu kız. Aslan da yanında durup rahatsız etmeyeyim diye aheste aheste traktörün yanına gitti ama kızı izliyordu yandan yandan.
Birinci bidonu doldu kızın, Aslan da yaslandı annesinin çıkmasını bekledi, ama yaslandığı yerde de kayıyordu gözleri kıza. Mıknatıs gibi çekiyordu çemberinin altından çıkan sarı saçları.
Sular hep dolunca bidonları aldı eline kız. Onar litre vardı herhalde, kaşları çatıldı Aslan'ın. Kızın her adımında sendeleyerek, zorlanarak ilerlediğini görünce atıldı yerinden ama annesinin sesiyle durmak mecburiyetinde kaldı yerinde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİVANELİ
Ficção AdolescenteKöy işi aşk... Hikaye 90'lı yıllarda Karadeniz'in bir köyünde geçmektedir. Ama Karadeniz şivesi barındırmaz.. 🚜🍉🏚