Çok da önemli değil aslında, sadece biraz içimi dökmek istedim. Ya akşama kadar ya diğer bölüm yayınlanana kadar kalır bu bölüm. Kalıcı değil yani pek.
Uzun zamandır planladığım bir teşekkür konuşması bu, banane yahu diyenler olursa kaydırıp geçebilirler..
Divaneli'nin ve benim birlikte atlattığımız sancılı sürece çoğunuz şahitsiniz.
Valinin Oğlu hikayesi bitmeden başladım bu hikayeye, o zamanlar hala fındık mevsimiydi bahçeden gelip telefona sarılır taslak bölüm hazırlardım. Yeri bende çok ayrı, "servestizm'in hangi kitabını okuyalım?" derlerse hemen Divaneli derim.
Ha diğer kitaplarım değersiz mi, asla. Ama bu kitap daha çok ben. Olaylar benim yaşadığım yerde geçiyor, gittikleri ırmaktan çıktıkları yokuşa kadar benim büyüdüğüm yerdeler. Bittikten sonra çok büyük bir boşluğa düşeceğim o yüzden, belki oturup ağlarım bile.
Çıkış yeri babamın çevreden anlattığı şeylerdi, Musa karakteri Aysel karakteri, Makbule karakteri ve daha birçoğu gerçek. Benim çevremden uzak veya yakından insanlar. İsimler, kişilikler, sözler hepsi çok tanıdık.
Aslan ve İsa bizim köyün fındık tüccarının oğulları ikisi de evli 35 yaşlarında.. Tabii isimleri aynı değil belki yaşantıları tamamen farklı ama onlardan çıktı daha çok bu hikaye.
Musa da babamın anlattığına göre akli dengesi yerinde olmayan beş çocuk babası bir adam. İnsanların işinde çalışıp geçimini sağlarmış bir gün ormana gitmiş ve hikayedeki gibi bir ay sonra bulmuşlar.
Makbule tek başına çocuklarını büyüten halam, tabi yine isim değişikliği var. Herkesten, gerçek insanlardan esinlenilmiş bir hikaye bu.
Ben baktım ve ne görmek istiyorsam onu gördüm yazdım. Siz de okudunuz beğendiniz, sahip çıktınız destek oldunuz.
Hızlı bir yükselme yaşadık ilk yayınlandığında, hikaye çok güzel gitti, otuzlu bölümlere yaklaşmıştık ve hem yorumlar hem heyecan hem de güzel günleri görme isteği hepimizde vardı.
Ben bile bir sonraki bölümde ne olacağını bilmiyordum ve aşırı derecede heyecanlandırıyordu bu durum, hala da öyle. Eskiye göre biraz daha planlı gidiyorum ama deli merak ediyorum yapacağınız yorumları.
Bir yandan da korkuyorum açıkçası.
Çünkü hikaye gidiyor ama siz devam ediyor musunuz, seviyor musunuz, eski tadı veriyor mu bilmiyorum.
Yorum yapan kişileri vs genel olarak biliyorum, ruh halim kötü olmadığı sürece yorumları veya oyları kaçırmamaya çalışıyorum.
Bazen bölümlerden iki gün sonra yorumlarla birlikte tekrar okuyorum ne düşünmüşler acaba diye.
Ve gerçekten ilk günkü istek ve hevesle takip edenler, düştüğümde yanımda olup kaldırmaya çalışanlar ve destek olanlar.. Hepinize çok çok teşekkür ederim.
O kaldırılma süreci benim için gerçekten cehennem gibiydi. İlk gün azimliydim, hemen yayınladım tanıtımı vs. Ama aynı akşam bilgisayarı notları kağıtları hepsini kaldırdım ve dedim ki bu kadar herhalde.
Yani bundan ileri gitmez, eskisi gibi asla olmaz.
Ama oldu.
Gerçekten kendi kendime cesaret veriyordum canlı durmak için ama benim bile ümidim yoktu.
Ama şimdi eski oy sayımızı bile geçtik, 34. Bölüm almış başını gitmiş, darısı 35'in başına.. Ve kitlemiz de daha güzel büyüyor..
Umarım Divaneli Finalini okurken de hep bir arada oluruz ve artık o günlerin etkisini geride bırakabilirim.. Bana bu süreçte destek olduğunuz için, hikayemi okuduğunuz ve beğendiğiniz için çok teşekkür ederim..
Sizleri gerçekten çok seviyorum ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİVANELİ
Roman pour AdolescentsKöy işi aşk... Hikaye 90'lı yıllarda Karadeniz'in bir köyünde geçmektedir. Ama Karadeniz şivesi barındırmaz.. 🚜🍉🏚