📍Hoş geldiniiiiiiizzzzzzzz
4300 kelimelik bir bölümlee buradayım.. (açıklamalar hariç jsjdksks)
Ya bu arada teşekkür ederim xnsms ben diyordum ki üç dört günde ancak geçilir herhalde normalde 500 ün üstüne nadir çıkıyordu oylarda.
Hatta diyordum ki sonraki bölüme de 550 koyarım biraz zorlar belki ama geçilebilir.. Jdjdkdkd ben böyle düşünürken önceki bölüme 580 oy gelmiş jskdks
Hepinize çok çok teşekkür ediyorum.. En içten nasıl teşekkür edilirse öyle teşekkür ediyorum.
Bir de sınır geçildikten sonra daha çok oy gelmeye başlıyor o da garip kdkdlddl neyse.. Fazla tutmayayım.
⭐ Oy 600
💭 Yorum 350İnşallah geçilir amin nskşsmsks
Keyifli okumalaaar ❤️
Şuraya divaneli emojimizi bırakalım
🚜🍉 🏚️Sondaki samanlık djkdkdkdls
*******
27.Bölüm
*******
"Hiç aşık oldun mu ağabey?"
Cihangir'in dudaklarına götürdüğü sigarayı tutan eli tekledi, ama fazla beklemedi, yoluna devam etti hemen. Ciğerleri sızlayana kadar çekti içine sigarasının dumanını, her zamankinden biraz fazla tutarak günlük işkencesini yapıp geri verdi nefesini. Aslan'ın meraklı gözlerini üzerinde hissediyordu.
"Yok." dedi gözlerini uçsuz bucaksız dağlarda gezdirerek. "Ama nasıl bir illet olduğunu iyi bilirim." keyifsiz bir gülüş belirdi yüzünde, her zaman donuk bakan açık mavi gözlerinden ince fakat güçlü bir kıvılcım geçti, "Bilirdim.."
Aslan onun âşık olmamasına şaşırmadı, etrafında ona en yakın olan kadın Gonca'ydı ve güzelliğine rağmen ona bile doğru düzgün bakmıyorken önceden de bakmaması şaşılacak bir şey değildi.
Esasında Cihangir'i pek anlayamıyordu Aslan.
Gonca'yla evlenmesinin nedeni uzun düşünüşlerin sonucunda ulaştığı tek kapı olan Yiğit'ti. Bu düşüncesi de hiçbir zaman kesinleşmemişti tabii. Evdeki herkes gibi sadece tahmin edebiliyordu bunu.
Aradan yıllar geçmesine rağmen Cihangir'e Gonca meselesinin aslını soramamıştı. Sadece kendisi değil, annesi Makbule bile soramamıştı.
Çünkü Cihangir konuşmak istemediği bir mevzu ortaya atıldığında her şeyi, herkesi yok sayardı. Hatta o kadar ki insanın elleriyle kendini bir yoklayası gelirdi 'Ben gerçekten yok muyum?' diye.
Bu sorusunun da diğerleri gibi yanıtsız kalacağını düşünmüştü, ama bilirim demişti abisi..
Hayır, 'bilirdim' demişti.
Demek ki eskiden biliyordu, ama aşık olmadan biliyordu. Bilinmezlikle kaşlarını çattı Aslan, "Nasıl biliyordun?"
Cihangir kardeşinin sorusuyla gerildi biraz, sonra elini salladı gelişine, yalan söylemek hiç huyu değildi, o yüzden başka bir olayı anlattı, "Askerdeyken bi tane çilekeş vardı. Bir de sevdiği bir vardı sürekli mektup yazardı. Kız bunu oyalamış, beklememiş. Allah'ın her gecesi ağlıyordu nasıl bıraktı beni diye." derin bir nefesle göğsünü şişirdi, "Ordan biliyorum. O zamanki aklımla dedim ki aşk ne yaman şey. Koskoca adamı bile ağlatıyor."
Aslan sessizce bekledi olayın devamını, Cihangir de devam etti, "Tezkereyi alır almaz gitti memleketine. Orada da başka kıza vurulmuş hemen, yine aşığım aşığım diye dilden dile düşürdü. Orda burda anlattı. Evlendi, kadını aldattı sonra. Aldattıktan sonra da görüşmedim bir daha."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİVANELİ
Ficção AdolescenteKöy işi aşk... Hikaye 90'lı yıllarda Karadeniz'in bir köyünde geçmektedir. Ama Karadeniz şivesi barındırmaz.. 🚜🍉🏚