25.Bölüm

42.2K 2.3K 518
                                    

📍Hoş geldiniiiiiiizzzzzzzz

Ay birazcık iyileştim sayılır. Bugün de kötü olsaydım artık test yaptırmaya gidecektim. Ki bu benim için çok korkutucu jxndjdjd

Neysss, oldukça düzenlenmiş bir bölümle geldim.. Akşama da Giray'ı yetiştirmeye çalışıciğim...

⭐🌟Yıldızımızı parıldatmayı unutmayınız... Sıralamalarda baya yükselmişiz düşmeyelim jsjsjskdjslx

Hepinize şu ana kadar olan desteğiniz, oylarınız ve yorumlarınız için çok çok teşekkür ederim ❤️❤️

Keyifli okumalar ❤️

*******

25.Bölüm

*******


Besime elindeki ağaç kaşığı pancar yemeğinin içine daldırdı ve alttan alttan bakarak göz hapsine aldı saf saf sırıtarak elişi yapan kızlarını.

İkisinin de yavuklusu olunca ağızları kulaklarına varmaya başlamıştı tabii.

Züleyha'nın bu aklı bir karış havada hallerine alışıktı ama Nare.. O her zaman aklı başında olan ve ne yaptığını bilen bir kızdı, bu halleri biraz garip geliyordu o yüzden.

Hafifçe bir öksürüp sesini düzeltti Besime, kendini tutamadan sordu, "Nare? Neler yaptınız dün Aslan'la? Akşam Ahmedim var ayıp olmasın diye sormadım ama.."

Nare yutkundu hafifçe, ne diyeceğini ölçüp tarttı kısacık sürede, "Tirmit topladık, yemek yedik konuştuk." Aklına getirmek ister gibi duraksadı, "Bir de tüfek attı birkaç kez, bu kadar, başka da bir şey yapmadık."

Besime kaldırdı tek kaşını, gözlerini karıştırdığı pancar tenceresine dikti sonra, düşünceli düşünceli baktı, "Bu Aslan..." dedi temkinlice, "Yanaşıyor mu sana hiç? Hali tavrı nasıl?"

Sonra bir de yem attı asıl niyeti anlaşılmasın diye, "Öyle soğuk bir şeyse ömür geçmez onunla, şimdiden söyle de bilelim kızım."

Nare kızardı bozardı bir anda teyzesinin dediğimle, ne konuşacağını bilemedi. Ağzını açıp bir şey diyecek oldu ama kızın bocalamasını gören Züleyha daha erken davrandı ondan.

"Ay anne o nasıl soru öyle?!" hayret eder gibi açtı ağzını, "Allah Allaah.. Sorulur mu hiç bunlar? Hem nişanlı artık onlar.. Yanaşırlar da bakışırlar da."

Besime ağzı hayretle açılarak baktı kızına, tam kavga pozisyonuna gelerek elini beline attı, diğeriyle hala tencereyi karıştırıyordu, "Bir daha de Zeliş... İyi duyayım da iyi kırayım kemiklerini kızım!. Hadi bir daha de."

Annesinin bu tavrına omuz silkti Züleyha, 'hey yavrum hey' der gibi elini salladı dudaklarını da aşağı doğru büktü, "Sen de on dördünde evlenmişin ama nişanlığında gezmekten de geri durmamışın anacığım. Valla bizi niye salmadığını anlamıyorum ben, babam bile izin veriyor üstelik. Hep bir sorgu hep bir sual."

Daha bir cilveyle omzunu öne doğru büküp parmağına ipi dolayarak pencere tarafına baktı, "Evde kalsak ayrı dert koca bulsak ayrı dert vallahi.."

Besime sakince ağaç kaşığı tencerenin kenarına vurup yemeğin ağzını kapattı. Sonra aynı sakinlikle başını kaldırıp kızına doğru yürüdü, Züleyha'nın başka tarafa bakan ve hafif gülen yüzü hafif seğirerek düzeldi ve hızla annesine döndü.

Nare hala kenardan bakıyordu sessizce, sorunun muhatabı olmak istemiyordu hiç.. Çünkü kendisi konuşursa yalan söylemek zorunda kalırdı.

Ama Züleyha'nın hayatı da tehlikede gibiydi..

DİVANELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin