Hepimiz kapının önünde dikilmiş ceketlerimizi giyiyorduk. Bu sırada Bahar abla bunu kabul etmediğini ve tekrar gelmemizi istediğini falan söylüyordu.
"Ares'den kurtulsan Asya'dan kurtulamazsın Ayda. Ona göre bak. Arayı fazla açmayalım." Dedi.
Giydiğim ceketimle Bahar ablaya dönüp gülümsedim. "Tamam açmayız söz veriyorum. Zaten Asya'yı bende çok sevdim. Tekrardan herşey için teşekkürler." Dedim gülümseyerek.
Bahar abla yaklaşıp sıkıca sarıldı. Tam ayrılıcakken engel oldu ve kulağıma eğildi. "Bak bu hergele meyillidir garip hareketler sergilemeye. Ne zaman sinir olursan gel buraya. Engel olursa da bana alo demen yeterli. Burası artık senin ikinci evin" Dedi.
Ares'in de duymuş olduğunu varsayarak geri çekildim ve "Üzgünüm. Aramaya şansım yok. Malûm elime verilen telefonda kimi ararsam arayayım yolun sonu hep Ares'e çıkıyor. Her arama ona bağlanıyor. Teknoloji ne ara bu kadar gelişti anlayabilmiş değilim." Dedim.
Bahar abla çatık kaşarıyla Ares'e döndü. "Tabi ya! Aslında hiç şaşırmadım. Ares gibi birisinden bu beklenirdi. Bahadır da aynısı biliyor musun Ayda? Niye bu kadar kıskançlık anlayamıyorum." Dedi sitemle.
Şimdi 'Ares'in ki kıskançlık değil Bahar abla. Malum kaçırıldım, alıkonuldum falan ya. Kimseyi arayıp kaçma planları yapmamam için böyle yaptı.' demek vardı ama tabikide bunları söyleyememiştim.
Bahadır arkadan atlayıp "Kıskançlık değil hayatım. Ares ve ben gibi adamlar buna koruma iç güdüsü diyoruz." Dedi.
Sıkıldığını belli eden Ares arkadan "Katılıyorum." Dedi. Katılıyorummuş. Pardonda ne katılması? Kaçırdın be kaçırdın. Utanmasa ondan izinsiz nefes almamamı isteyecekti.
Ters bakışlarımı arkamda duran Ares'e saniyelik çevirdim. Bahar abla tekrar konuşmak üzereyken Caner abi böldü.
"Tamam Bahar abla. Söz getiricem Ayda'yı. Söz arayıda açmayız. Biliyorum Asya çok sevdi Ayda'yı. Ama artık biz gitsek mi be? Yetmez mi yani yarım saattir siz iki kadının ayrılmasını üç adam bekliyoruz. Ağaç olmak üzereyiz." Dedi sitemle.
Bahar abla kısa bir kahkaha attıktan sonra kapıyı açıp dışarı çıktık. Kısa bir 'iyi geceler' dinledikten sonra evin önünde bekleyen arabaya ilerledik.
Aynı düzenle arabaya bindikten sonra bütün akşam durmadan gülümsemekten veya gülümsemeye çalışmaktan dolayı ağrıyan yanaklarım ile kafamı cama yasladım ve gözlerimi kapattım.
Uyku düzenimin bozulmasını beklerken sanırım böyle birşey yaşamayacaktım. Uykum çoktan gelmiş hatta bugün akşam olanların kritiğini bile yapamayacak hale gelmiştim.
Uyumamak için dirensemde bir süreden sonra engel olamamış uyumuştum.
🌑
Bir kolun belime dolandığını hissettiğimde büyük ihtimalle Ares olduğu için uykumu kaçırmak yerine beni taşımasına izin vermiştim. Yani işime gelirdi bu.
Fakat bu onun kokusu değildi. Çatılan kaşlarımla beraber gözlerimi huzursuzlukla araladım. Görüş açıma giren kişi Caner abi olduğunu anlayınca tekrar gözlerimi kapatmıştım. Ama açıkcası bunu niye Ares'in yaptığını merak ediyordum.
Daha da kaşlarımın çatılmasına sebep olan konuşmayı duydum. "Hadisene oğlum kırmızı halı sermemizi mi bekliyorsun? İnsene arabadan." Dedi Caner abi sinirle ama uyanmamam için sesini yükseltmemeye çalışıyordu.
"Yok siz gidin. Bende gelirim herhalde bir iki saate." Dedi beyefendi.
Ani sarsılmayla Caner abinin kendisini dizginleyemediğini anladım. "Bana bak Ares. Ciddi anlamda sevmediğim sinirimi bozan hareketler yapıyorsun. Ne düşündüğün ne hissettiğin veya neyden korktuğun inan bana umrumda değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞI
ChickLitAres & Ayda "Çünkü herkes herşeyi bilmek zorunda değil." - O bana sarılmış, ben ona sığınmıştım. - Eğer bazı şeyleri akışına bırakmazsan sana acı verir. Kendine acı çektirme. - Ona sarılmaya çok çok ihtiyacım vardı. "Ve her saniye daha da çok yarala...