AYDA • 7

225 12 0
                                    

Baş ağrım yüzünden gece durmadan uykum bölünmüştü. Parça parça uyumuş olsam da kalkıp duş almak istiyordum ama yatak beni kendine mühürlemişti sanki.

İlk adımı atmak için yatakta arkamı dönmüştüm ki Ares'i gördüm. Kafasını yatağa yaslamış ellerini önünde bağlamıştı. Dün gece odadan çıkmadığını unutmuştum. Ayrıca büyük ihtimalle şuanda tutulmayan yeri kalmamıştı.

Hafifçe yattığım yerde doğruldum. Dirseklerimi yatağa yaslayarak yüzüne doğru eğildim. Kaşlarını, burnunu her ayrıntısını beynime kazımak ister gibi izlemeye başlamıştım. Özenle yaratılmış gibiydi. Sağ kaşının tam kavisinin üstünde küçük bir ben vardı. Bu kadar yakından bakmadığım için fark etmemiştim sanırım.

Ellerini yere sertçe vurup nefes alış verişleri hızlandığı anda korkarak doğrulmuştum. Nefes alış verişleri gittikçe hızlanırken bir eliyle yanağından akan yaşları silip diğer eliyle de bir şeye ulaşmak çalışıyormuş gibi ileriye uzatmıştı.

"Anne.."

Ne olduğunu anlamama yardımcı olan kelime dudaklarından döküldüğü anda yataktan hemen doğruldum. Ellerim ve ayaklarım buz kesmişti. Üşüdüğümü Ares'in ileriye uzattığını elini tuttuğumda anlamıştım. Soğuk ellerimden olsa gerek irkilmişti.

Elimi elinden geri çekip biraz daha yaklaştım. Kabus görüyordu bunu anlamıştım ama ilk defa böyle bişey yaşıyordum. Omuzlarından tutup sarsmaya başladım.

"Ares! Kabus görüyorsun!"

Başta fısıltı halinde olan sesi iyice yükselmişti.

"Anne gitme. Bırakma beni anne!"

Daha hızlı omuzlarından sarsmaya başladığım anda gözlerini hızla açıp ellerini boğazıma doladı. Gözlerim korkuyla ve şaşkınlıkla sonuna kadar açılırken sırt üstü yere çarpılmam canımı yakmıştı.

"Kimsin sen!?" O kadar fazla sıkıyordu ki nefes alamamaya başlamıştım. Konuşabilsem durdurabilirdim belki ama yapamıyordum. Ellerimi can havliyle boğazımda ki ellerine vurunca bir anda ateşe dokunmuş ve eli yanmış gibi geri çekilmişti.

Olduğum yerde hemen doğrulup deli gibi öksürmeye başlamıştım. Dolabın aynasından kendime baktığımda boğazımda parmak izleri kendini belli etmeye başlamıştı bile yüzümün rengi bile kırmızı olmuştu.

"Ayda? Özür dilerim çok özür dilerim." Korku dolu sesini duyunca hafifçe ona doğru döndüm. Boğazım gerçekten çok acıyordu.

Biraz bekledikten sonra doğruldum ve gözlerimi Ares'e çevirdim. "Kabus görüyordun ben-" Ares sözümü hızla kesti. İlk günden beri sert ve duygularını belli etmeyen adam şuan karşımda ağlıyordu.

"Sarılır mısın bana? Çok ihtiyacım var lütfen Ayda." Diyince hiç düşünmeden ona doğru ilerledim. Sırtımı yatağa yasladığım da kollarını belime dolayıp başını göğüsüme yerleştirdi.

Bacaklarımı biraz aralayıp daha rahat konuma gelmiştim. Aynı yanımda yattığı gece gibi kollarını sıkıca belime sarmıştı. Sanki birazcık gevşetse kaçıp gidecekmişim gibi sımsıkıydı yine.

Çenemi kafasına yaslayıp ellerimi omuzları üstünde birleştirdim. Gözlerim kapıya dönünce eşikte durup Ares'e bakan Aksel'i görmüştüm. Geldiğini duymamamıştım bile. Yorgunluğumu belli eden bir gülümseme yollayınca kafasını hafifçe sallayıp odadan çıktı.

Nefesleri yavaşça düzene girerken fısıldadım. "Ne gördün anlatmak ister misin?"dedim. Sakinleşmesi için hafifçe saçlarıyla oynuyordum. Biraz da saçlarıyla oynamayı sevdiğim için olabilirdi aslında.

AY IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin