AYDA • 20

131 8 0
                                    

Tabikide Ares'e söylediğim gibi evde uslu uslu durmayacaktım. Telefonu kapattıktan sonra altına gizlendiğim yorgandan nefessiz kaldığım için kafamı çıkardım.

O önemli işi için ki bu önemli işide o kadındı, benim günlerdir evden çıkmamı engelliyorsa bende uslu durmazdım.

Kendimi enayi gibi hissetmem normal miydi? Veya aldatılmış gibi?

Hayır saçmaydı ama sanki öyle hissediyordum.

Günlerdir odasının manzarasını bahane ederek onun yatağında yatmıştım ama herkes bunun aslında iğrenç uydurulmuş bir bahane olduğunun farkındaydı sanırım.

Görmezden geldiğim gerçekleri itiraf etmeye de gerek yoktu şuanda. Üstelik o bir kadın için günlerdir beni delirme noktasına getirdiği zamanda gerçekler gizli kalsada birşey olmazdı.

Yataktan çıkıp aşağı indim. Mutfağa girdiğimde Caner abi omzunda el havlusu ile krep yaptığını gördüm.

Hep abim olmasını istemiştim Caner abiyi Ares'den alsam birşey olmazdı bence.

Benim geldiğimi görünce kısaca gülümseyip işine geri dönmüştü. Caner abiyi ikna etmekte pek sıkıntı çekmezdim sanırım.

Yanına küçük adımlarla yaklaşırken iğrenç göründüğümü fark edip görünüşümü düzeltmeye çalıştım. Kahvaltı masasındaki doğranmış salatalıklardan bir tanesini alıp ağzıma atarken "Senin de canın sıkılmadı mı Caner abi?" Dedim.

Yan gözlerle ifadesini kontrol ediyordum. Önce kaşlarını çattı sonra düşündüğünü farz ediyordum ki tavadaki krebe bir kaç saniye donuk bakışlarını attı.

Gülümseyip bakışlarını bana çevirdi. "Ne istiyorsun? Bence lafı dolandırmak yerine ağzındaki baklayı hemen çıkarmalısın." Dedi gülümseyerek.

Tatlı ifademden kurtulup yönümü Caner abiye çevirdim. "Başak'la buluşmak istiyorum hemde bugün. Ama Ares işinin uzayacağını anca birkaç güne dönebileceğini söyledi. Buna dayanabilirdim ama dayanmaktan vazgeçtim. Sonuç olarak eğer yardım etmezsen kapıya diktiği çam yaralarını geçme ihtimalim çok düşük." Dedim tek nefeste.

"Niye vazgeçtin?"

"Yani, boşver orası önemli değil. Önemli olan çam yaralarını geçmeme yardım etmen."

Tavadaki bakışlarını bana çevirdi. Aramızda geçen birkaç saniyelik garip bakışmadan sonra sinirimi gizleme ihtiyacı duymadan anlatmaya başladım.

"Gittiği yeri bilmiyorum, söylemedi. Ama arkadan gelen kadın sesi.."

Masaya yönelip kaçan keyfimi yok sayarak kahvaltımı yapmaya başladım.

"Ne dedin sen?" Dedi Caner abi krepleri getirirken. "Boşversene. Önemli değil. Yardım edecek misin?" Dedim.

Çattığı kaşlarıyla kısaca kafasını sallayarak onayladıktan sonra ikimizde sessizce kahvaltımızı yapmaya başlamıştık.

Uzun süre sonra mideme doğru düzgün şeyler giriyordu.

🌑

Kahvaltıdan sonra artık kaçıncı olduğunu unuttuğum filmlere bir tane daha eklemiştik. Kaç günümüz Caner abiyle böyle geçmişti cidden.

Yazılar ekranda kayıp giderken Caner abinin seni ile ona döndüm. "Adres falan bişey verde gidip alayım arkadaşını." Dedi.

Suratımı astım. Ben bu yöntemle evden çıkmayı umut ederken Başak buraya mı gelecekti yani?

"Hayır. Niye buraya geliyor ki dışarda herhangi bir kafede buluşalım işte."

İfadesinden bile bunun imkansız olduğu anlaşılıyordu ya neyse. "Üzgünüm Ayda ama Ares'in gazabına uğramak istemiyorum. Hem böylesi daha güvenli. Getiririm, istediğin kadar vakit geçirirsin. Zaten Ares'den gizli yapıyoruz." Dedi.

AY IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin