Ne demişti o bana. Toparlanman uzun sürermi dedi. Hah toparlanman uzun sürermiş.
Terbiyesiz.
Oturduğum yerden ayaklanıp hızla arkasından ilerledim. "Sensin çirkin. Asıl senin.." yüzümü buruşturup elimle garip hareketler yaparak yüzümü işaret ettim. "..toparlanman uzun sürer."
Merdiven basamaklarının yarısında durup bana döndü. Bende birinci basamağın önünde dikilmiş sinirli bakışlarımı beyefendiye atıyordum.
Arkamızda Caner abide gelmiş omzunu duvara yaslamış kollarını önünde bağlamıştı. Her zamanki gibi biz tartışıyor Caner abide keyifli keyifli bunu izliyordu. Ares alaycı bakışlarla bana, ben sinirli bakışlarla Ares'e, Caner abi ise 'yok artık' diyen yüz ifadesiyle hem Ares'e hemde bana bakıyordu.
Kısık sesiyle "Ares oğlum çarpılıcaksın yapma." Dedi. Bu sefer alaycı bakışlarını benden ayırıp Caner abiye çevirdi. "Ne var yalan mı? Tek giydiği şey eşofman, sweat. Bir kez de rahatlığımdan ödün vereyim düzgün giyineyim demiyor."
İşte tam olarak bu sözlerinden önce sadece inat uğruna biraz uğraşıp kendi kabuğuma çekilmeyi düşünüyordum. Ancak bu sözler içimdeki şeytanı uyandırmıştı.
"Ares üç diyince arkana bakmadan kaç abicim. Hatta ışınlan. Ben tutucam onu tamam mı? Korkma sen." Dedi yavaşça bana yaklaşan Caner abi.
Ares hafifçe arkasını dönmüştü ki deli gibi kahkaha atmaya başladım. Ellerimi dizlerime yaslayıp eğildiğim sırada Caner abinin elindeki kumandayı kaptım.
Az önce otuz iki diş sırıtan yüzümde şuanda sırıtmanın kırıntıları bile yoktu. Gözlerimi Ares'e çevirip derin bir nefes aldım.
"Haklısın. Rahatıma düşkünüm ve bu huyumu keyfim ve kahyası istemediği sürece değiştirmeyeceğim. Özellikle iki gram beyni olan bir geri zekalı böyle düşündüğü için kesinlikle değiştirmeyeceğim."
Bağırmamı bekliyordunuz değil mi? Ah hayır hadi ama. Güzel ses tellerimi bu öküz için yoramazdım. Fırlatmak için aldığım ama sonradan ağzının payını daha güzel vermek için atmaktan vazgeçtiğim kumandayı Caner abiye uzatıp Ares'in yanından geçtim. Odama girip kapıyı kapattığımda yavaşça yere çöktüm.
Karşımdaki manzarayı izleyip biraz süre tanıdım kendime. Yorulmuşluk hissi ağır basıyordu artık. Dinlenmek istiyordum. Veya hayatımın geri kalanında neler olucağını umursamadan derin bir uykuya yatıp tekrar kalkmamak istiyordum. Ama birşeyler beni bağlıyordu.
Devam etmeme sebep oluyordu. Merak duygum umursamama huyuna ağır basıyordu. Ve ben sonsuza dek sürecek olan o uykudan vazgeçiyordum.
Oturduğum yerden kalkıp yatağımın üstündeki poşetlere ilerledim. Zaten bir tane elbise seçmiştim. Sadece Ares'e gıcıklık yapmak için dudak uçuklatan fiyatları olan bir sürü elbise aldırmıştım.
Siyah elbiseyi çıkarıp yatağımın üstüne serdim. Elbise güzeldi ve ben birazdan onu giyip kıvrımlı vücudumu gözler önüne serecektim.
Odadan çıkıp banyoya ilerledim. Kısa bir duşun ardından havluma sarılıp odama ilerledim. Saçımı kuruttuktan sonra hafifçe dalga verdim. Enseme doğru küçük ve dağınık bir topuz yaptım. Bir iki tutamı kurtarıp serbest bıraktım. Yatağımın üstündeki makyaj çantasını aldım.
Gösterişli olmam gerekiyordu ama ben bunu kendimi rezil ederek değil asil göstererek yapacaktım. Asil ve sade.
Buğulu eyeliner, maskara ve hafifçe ten makyajı yaptım. Bence yeterliydi.
Saçlarım ve makyajım bitmişti. Geriye sadece giyinmek ve Ares'in mora dönen yüzünü izlemek kalmıştı. Daha vakit vardır diye yatağımın üstüne elbisemin yanına sırt üstü yattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞI
ChickLitAres & Ayda "Çünkü herkes herşeyi bilmek zorunda değil." - O bana sarılmış, ben ona sığınmıştım. - Eğer bazı şeyleri akışına bırakmazsan sana acı verir. Kendine acı çektirme. - Ona sarılmaya çok çok ihtiyacım vardı. "Ve her saniye daha da çok yarala...