Ayda • 53

77 6 44
                                    

Bahsedilen depremin sarsıntısını sadece o aşağılık herif değil ben bile hissetmiştim. Niye pis işlerine küçücük çocukları bulaştırıyorlardı?

Ares'e bir açıklama için dönmüştüm. Bahadır ve ikisi arasında uzun süredir devam eden bakışma esnasında Başak'ın, "İşte tam olarak böyle bir depremden bahsediyordum." Dediğini duydum.

Bahar ablanın zaten anne olmasının verdiği hissiyat ile -ki bunun nasıl hissettirdiğini sanırım bilemeyecektim- gözlerine nefret bir sis gibi çökerken Başak'ın ondan bir farkı yoktu. Caner abi diğer ikili gibi bu tarz olaylara alışmış olmalıydı çünkü üçü birbirleri ile sadece bakışmakla yetiniyordu.

"Karşılıksız bırakmam, hiçbir zaman." Bahadır ile konuşmuştu.

"Bunu bana da söyleyebilirdin." Dedi Bahadır.

"Bahadır, burada ki problem senden gizlemem değil. Bıktım usandım onların oyunlarından, beni yönlendirmeye çalışmalarından. Orospu çocuğu evime, daha doğrusu daha bu sabah gözlerine bakarak yemin ettiğim kadına çiçek gönderiyor. Ve çiçeğin içinde zaten patlatılacak olan teslimatımın habercisi olan zarfı ben aptal bir öfkeden dolayı göremiyorum."

"Ares ortağız biz. Adımlarımız, verdiğimiz kararlar... Bunları bildirmek zorundayız!"

"Problem Ares'in sana söylememesi mi yoksa o aşağılık herifin pis işlerine çocukları bulaştırması mı Bahadır?" Diye söylendi Bahar abla.

An ve an Bahadır'ın afalladığını gördüm. Bir kişi tarafından yanlış anlaşıldığının farkına varmıştı sanırım. "Endişelenecek bir şey yok." Demişti fakat Bahar abla onu pek takmış gibi gözükmüyordu.

"Sayı tam mı?" Diye sordum.

"Kafana takma." Demişti beni kendisine çekerken. Sorumu tekrarladım.

"Sayı tam mı?"

"Tahminimce 5.000 civarı çocuk. Reşit değiller ve her yaştan var. Köstebek, Aksel'e yönlendirdi. Sayımın bitmesi için yaklaşık iki saat beklememiz gerekiyor sevgilim. Ama ben adamlarımın işlerini temiz yaptığına inanarak tam sayı alacağıma eminim."

"Ölü veya yaralı?"

"Hayır, eğer ben Türkiye'den çıkarılmalarına engel olamasaydım. Daha doğrusu biz," Bu sırada Bahadır'a bakmıştı. "Engel olamasaydık, gittikleri ülkeden..." Durdu. Derin bir nefes aldı.

"Bugün evlendiğim halde niye can sıkıcı ihtimalleri konuşup bütün keyfimizi kaçırıyoruz? Kurtardık, oldu bitti." Diye söylendi aksi bir tavır ile.

Elim, kolumun altından belime sıkıca sarılan kolunu okşayarak yavaşça elini hapsetti. "Sadece sen değil bende evlendim. Ama şuan aramızda bir anne var ve ben sadece içi rahatlasın istiyorum."

Elimi kendimi engelleyebildiğim kadarıyla kontrol etmiş, sıkmamıştım. Başarılı olduğum söylenebilir miydi bilmiyorum ama Ares'in parmakları yinede tenimi okşayarak izlerini bırakmış ve beni anladığını belli etmişti.

"Söz veriyorum. Yeterli bilgiyi ver ve konu kapatılsın." Dedim uzlaşmacı bir tonlamayla.

"Engel olamasaydık, gittikleri ülkeden," Karnından boynuna kadar olan bölgeyi eli ile gösterdi. "Tam olarak bu bölge açılmış, organları çıkartılmış ve yerine envai çeşit uyuşturucu koyulduktan sonra üzerleri, koparılmamış incecik deri parçaları ile kapatılacaktı. Teslimat bölgesine tam olarak bu şekilde varacaktı o çocukların bedenleri." Dedi.

Midemin kasılıp, kusmam için beni zorladığını hissettim.

"Ortalama on üç yaşında bir çocuğun bedenine 10 kilo uyuşturucuyu sığdırabildi diyelim. Ülkeden çıkardığı uyuşturucu miktarı ile kazandığı para sayesinde torununun torununu bile hiç çalışmadan hayatının sonuna kadar rahatça yaşayabilirdi."

AY IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin