Araba yavaşlamaya başladığında kafamı yasladığım camdan kaldırdım ve gözlerimi aralayıp etrafa baktım.
Siyah büyük bir demir kapı yavaş yavaş aralanıyordu. Kapı tamamen açıldığında iki tane takım elbiseli adam yüzlerine yerleşmiş ciddiyetle karşımıza çıkmışlardı.
Kısa süreli duraksamamızdan sonra bahçeye girmiş ve sağdaki büyük garaja arabayı park etmiştik. Ares bana baktıktan sonra arabadan çıkmış ve benim tarafıma dolaşmıştı.
Yaslandığım kapıdan uzaklaştığımda kapıyı açtı ve elleri zaman kaybetmeden belime yerleşti. Acıya dayanıklı bir yapım vardı ama bu sefer canım çok acıyordu.
Daha önce hiç kurşun yarasına sahip olmadığındandır o Ayda'cığım.
Engelleyemediğim kısık sesli inlememden Ares duraksadı ve sırtımı kendisine yasladı. "İyi misin?"
Hayır.
Derin nefes aldım. "İyiyim, sadece biraz acıyor." Dedim.
"Bütün ilaçların hazır, yatakta hazır. Sadece biraz daha dişini sık. Bir daha canın yanmayacak." Dedi.
Kaşlarımı çattım. "Senin ses tonuna n'oldu?" Dedim ona dönmeye çalışarak. Benim ona dönmemle biraz geri çekilmiş ve yüzyüze gelmemizi sağlamıştı.
"N'olmuş benim sesime?" Dedi tebessüm ederken. Tek kaşımı kaldırdım. "Hasta gibi." Dedim.
Gözlerini garajın dışına çevirdi. "Boşver beni. Hadi gel, gidelim artık." Dedi.
Yavaşça beni kucağına aldığında arabanın kapısını ayağıyla kapattı. Garajdan çıktığımızda önce bahçedeki adamlara daha sonrada etrafta gözlerimi gezdirdim.
Büyük bir bahçesi vardı. Büyük demir kapının sağında tahminimce güvenlik kulübesi vardı. Bunun dışında ise büyük bir garaj vardı sadece.
Taş yolları izleyip kapıya ulaştık. Zili çaldığında kafamı omzuna yaslayıp birazdan yaşanacak şeylerden birazda olsa kaçmaya çalıştım.
Kapı açıldıktan sonra hiç kimse konuşmayı seçmemişti. Kafamı omzundan yavaşça kaldırdım. Önce onun gözlerine baktıktan sonra bakışlarımı Caner abiye daha sonrada Başak'a çevirdim.
Caner abi gülümseyerek bakarken Başak'ın bakışlarında şefkat vardı. Ve gülümsüyordu. Burnu hafifçe kızarmıştı. Bu da duygusallaştığının bir kanıtıydı.
Sonra etrafta benim cılız sesim duyuldu. Bende onlara gülümserken "Merhaba." Dedim. Bu biraz garip olmuştu ama ne diyeceğimi de bilmiyordum.
🌑
Kapıda yaşanan o garip andan sonra içeri girmiştik. Sağ tarafta büyük bir mutfak vardı. Yemek masası yerine kocaman bir ada ve bar sandalyesi seçilmişti.
Küçük holü geçince mutfak, mutfağın karşısında ise merdivenler vardı. Merakla gözlerimi etrafta gezdiriyordum.
Ares'in elinin baskısını bacağımda hissetmemle gözlerimi ona çevirmem bir oldu. "Sana evi gezdireceğim söz ama kahvaltı hazırlamışlar." Dedi kafasıyla mutfaktaki ikiliyi gösterirken.
Gözlerimi onlara çevirdikten sonra Ares'e geri döndüm. "Evet?"
"Ayda, seni mutfak ve yatak odası arasında gezdirmek istemiyorum. Şuanda dinlenmen gerekiyor. Yatak odasına çıkarayım ben hazırlar getiririm yukarı. Olur mu?" Dedi.
"Hayır. Baksana o kadar hazırlamışlar. Ayıp olur. Ayrıca Başak ile uzun bir aradan sonra karşılıklı kahvaltı yapmak hakkım bence." Dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞI
ChickLitAres & Ayda "Çünkü herkes herşeyi bilmek zorunda değil." - O bana sarılmış, ben ona sığınmıştım. - Eğer bazı şeyleri akışına bırakmazsan sana acı verir. Kendine acı çektirme. - Ona sarılmaya çok çok ihtiyacım vardı. "Ve her saniye daha da çok yarala...