Ayda • 54

71 2 16
                                    

Serindi. Gözlerimi açalı belki beş belki on dakika kadar olmuştu. Uyandığımı biliyor muydu, emin değildim. Fakat gece boyu onun uyumadığını ben biliyordum. Yanımdan kalkamamıştı çünkü ya koluna sarılmıştım ya da göğüsüne yatmıştım.

İzin vermemiştim ve pişman değildim.

Aksel'i aramış sigara paketini istemişti. Bütün gece bahçeyi izlemişti. Açıkta kalan belimi okşamıştı. Omzumu öpmüştü. Gelen telefon aramaları ile küfür savurmuş, bağırmamak için kendisini zor tutarak bütün gece yaşanan bu olayın altındaki o üç adiyi bulmaya çalışmıştı.

Göğüsünden kalkarak ona döndüğüm sırada telefonu tuttuğu eli sıkılaşmıştı. Uyuyordu fakat az önce uyandırmak üzereydim. Derin bir nefesi içine çektiği anda sakinleşmiş ve uyanmamıştı. Arkamdan esen rüzgar dağınık saçlarımı gözümün önüne getirirken, onun yüzünü açığa çıkarmıştı.

Geriye kayarak bacaklarımı açtım, örtüyü yanıma sıkıştırdım. Uyanmaması için ekstra bir çaba gösterirken bir elimle yanağından tuttum diğer elimle ise omzundan tutarak kendime çektim.

Gözleri açılır gibi olduğu anda iki elide bileklerime sarılmıştı. "Benim sevgilim, sakin ol." Diye fısıldadığımda kasılan vücudu sakinleşmişti.

Bacaklarımın arasına çektiğimde belime sarılmış kafasını göğsüme gömmüştü. Uykulu haliyle nasıl bu kadar sıkı sarıldığını düşünmeden edememiştim.

Önümüzdeki orta sehpa da sayamadığım sigara izmaritlerini görünce parmaklarım özlemle saçlarını buldu.

Bahçeye belli aralıklar ile dizilmiş fakat tamamen sırtları dönük, tam bir heykel gibi dikilen adamlarda gezdi gözlerim.

Aklımın dün geceye kaydığını fark ettiğim anda çenemi saçlarının üstüne yasladım ve düşünmemek için uykuya daldım.

🌑

İkimizde sessizlik için kahvaltı hazırlamış, karnımızı doyurmuş ve dağınık evi toparlamıştık. Üstümü değiştirmek için yukarı çıktığımda dün geceye ait en ufak bir iz bulamamıştım. Sanki hiç yaşanmamış gibi derli topluydu etraf.

Aramızdaki sessizlik, huzursuzluk vermiyordu, dinlendiriyordu. Gergin değildik, sessizliğimiz de bile bir şekilde birbirimizi hissediyorduk.

Dalgın bir şekilde çalışma odasının kapı kirişine dayanmış hemen karşımdaki pencereyi izlerken belime sarılan kollar ile âna döndüm.

"Buldum onları. Cezaları verildi. Tehlike yok." Dedi. Daha çok bana değil de sanki kendisine söylüyor gibiydi.

"Vancent denilen adam değil mi?" Diye sordum bedenine yaslanırken.

"Onun biraz işleri vardı dün bebeğim. Ama onun grubundan. Alara," dedi. "Geçen sefer gelen kadın. Mert, eski asker. Yabancı ama türk olarak yaşama kararı almış, kendi ırkını reddediyor ve sadece türkçe konuşuyor. Deniz ise haylaz olan."

Derin bir nefes aldı. "Aslında ben hepsini orospu çocuğu sıfatıyla tanımlıyorum ama karakteristik özelliklerini anla diye bu aptal kelimeleri kullanmak zorundayım." Dedi.

"Poligona gidelim mi?" Diye sordum aniden.

"Olur, sen nasıl istersen."

"Uyuduğumu zannediyordun ama duydum sorunu. Gerçekten öldürmeyi düşündüm. İkisinide uyardım ama susmadılar. Sadece bir anlığına dahi olsa, düşündüm." Dedim.

"Birisini öldürmen en son isteyeceğim şey. Benim ellerim zaten kirli, bir de senin ellerin kirlemesin diye her şeyde seni arkama alırım." Dedi.

Burada bitmemişti, belliydi.

AY IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin