AYDA • 39

102 9 5
                                    

Sabah olmuş ve biz kahvaltımızı çoktan yapmıştık. Ares'in bütün gün holdingden ayrılamayacağını öğrendiğimde bende onun arkasına takılmaya karar vermiştim. O yukarıda hazırlanıyorken Caner abi kahvaltıyı dahi zor yapmış ve hemen evden çıkmıştı.

"Onunla gitmek istiyorum. Ama bu sefer sen yalnız kalacaksın, sorun olur mu?" Dedim. Başak'ı yalnız bırakmak istemiyordum fakat Ares'ten ayrılmakta istemiyordum. "Sorun olmaz kuzum. Belki Caner'e takılırım, bilemiyorum."

"Birincisi ona Caner diyorsun, ben abi derken. İkincisi nasıl takılacaksın?" Dedim. Birinci sorumu es geçmeyin seçerek "Onu da bilmiyorum. Arkasına bakmadan çıktı gitti. Yalnız kalmak istiyor sanırım, ne bileyim." Ellerini önce alnına daha sonra saç diplerine kaydırdı.

Sonra irkilerek ellerini kendinden uzaklaştırdı ve yaralarına baktı. "Ne oldu?"

"Boşver, önemli bir şey değil." Dedi fakat geçiştirdiği ortadaydı. Kendime engel olamayarak "Haklısın, önemli değildir eminim." Dedim.

İğnelememi fark etmiş olacak ki sessiz kalmak yerine "Ayda-" demişti fakat konuşmasına izin vermedim.

"Ne zaman söyleyecektin?"

Ciğerlerine hapsettiği nefesi geri verdi. "Hiçbir zaman. Saklayabildiğim kadar saklayacaktım. Benimle mezara gitsin istiyordum hatta."

"Niye Başak? Niye benden gizledin? Niye yanında olmama izin vermedin?"

"Ayda, sorunlarını hep arka plana atıyorsun. Sanki hep beni düşünüyormuşsun gibi hissediyorum. Fazla bencilim sanki," tam konuşacakken sesini yükselterek izin vermedi. "Hayır Ayda, hayır. Yapma yine, söyleme aynı şeyleri. Ya farkında değil miyim ben Allah aşkına? Her gece elinde kahvesi, gökyüzünü izlerken şarkı dinleyen Ayda'nın aklından neler geçiyor. Farkında değil miydin sence? Bir de bahane olarak sakinleşmeyi seviyorum diyordun."

Sanki duvara toslamış gibi geri çekildim. Bunun sebebi Ares ile olan o geceye geri dönmemdi. Fakat hemen kendimi toparladım.

"Canımın içi, sen benden daha kötü durumdayken ben kendimi nasıl görebilirdim ki? Bu kolay sindirilebilir bir şey değil bu Başak. Baban ya baban!" Sanki daha ileri gitmemi istemiyormuş gibi elini keskin bir hareket ile kaldırdı ve susmamı sağladı. "Ben olayı sindirdim ve bitti." Dedi.

"Günlerce, geceler boyunca düşündüm. Defalarca kez üstünden geçtim o gecenin. Artık sindirdim ve bitti." Dedi.

"Başak-" susmamı sağlayan merdivenlerden inen Ares olmuştu. Gözlerim ona dönerken Başak büyük salona ilerliyordu. "Çıkıyorum." Diyen Ares'in ardından Başak'ın telefonu çaldı.

Elinde tuttuğu telefona hızla cevap verdiğinde ikimizinde dikkatini çekecek kadar hızlı bir şekilde Ares'e döndü.

"Ne dedin sen? Saçmalama Caner!" Telefon yüzüne kapanmış olmalı ki telefonu kulağından indirdi. Ares sabırsızlıkla ona bakarken, "Caner," dedi. "Caner delirmiş gibi. Holdinge gittiğini ve onu öldüreceğini söyledi Ares."

"Siktir!" Ares ne yapacağını bilmiyormuş gibi hızla kapıya yöneldi. Ben ve Başak onun arkasından ilerlerken askıda duran ince hırkaları üstümüze aldıktan sonra arabaya bindik.

Ne zaman bittiğini anlamadığım yolun ardından holdingin görkemli kapılarından girdik. "Ares bey," diyerek bizi karşılayan çalışanları umursamadan asansör ile üst katlara çıktıktan sonda kapının açılması ile zaman durdu.

Herkes büyük koridorda dikelirken Asım'ın olduğunu tahmin ettiğim kapının ardından gelen yükse sesler oldukça net duyuluyordu.

"Hayatımı siktin şerefsiz herif!" Caner abinin yüksek sesi duyulmaya devam ederken Ares ve hemen ardından Başak ile ben odaya ilerliyorduk.

AY IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin