Kahvaltı bittikten sonra şiştiğimi hissetmiştim. Gerçekten uzun süre sonra düzgünce bişeyler yemiştim kahvaltıda. Geriye yaslanıp elimi karnıma attım. Ares'in de bitmişti ve çaylarımızın son yudumlarını içiyorduk beraber.
Gözlerimi ona çevirince bana baktığını görmüştüm. Gözlerimi kaçırmadan sordum. "Niye teşekkür ettin odadan çıkmadan önce?"
"Doydun mu?"
Dirseklerimi masaya yasladım. "Soru sordum Ares."
Masanın üstünde duran telefondan saatine baktıktan sonra "Doymuşsundur sen. İstersen telefonu vereyim konuş başakla. Sözümü tutacağım."
Başak dediği için şimdilik ertelemiştim ama niye teşekkür ettiğini öğrenecektim. Kafamı onaylar anlamda sallayıp uzattığı telefonu aldım.
Ayaklarımı kullanıp sandalyemi geriye ittim ve ayağa kalktım. Mutfaktan çıktıktan sonra merdivenlere yönelip yukarı çıkmıştım. Odama girdikten sonra yatağımın üstüne oturdum.
Başak'ın zaten ezberimde olan numarası yazdıktan sonra hemen aradım ve telefonu kulağıma götürdüm. İki kez çaldıktan sonra açıldı.
"Alo. Kimsiniz?" Demişti. Sesini duyunca kendimi tutamayıp gözümden yaş akmasını engelleyememiştim.
"Benim başak. Ayda."dedim titreyen sesimle. Ağladımı anlasın istemiyordum ama saklayamamıştım. Herşeyden çok özlemiştim gerçekten Başak'ı.
"Ayda'm. Neredesin sen? Niye bir anda yok oldun. Çok özledim Ayda. Sana çok ihtiyacım var."dedi. Oda ağlamaya başlamıştı. Onun ağladını duyunca ağlamam biraz daha hızlanmıştı.
"Anlatamam Başak. Keşke anlatabilsem ama olmaz. Seni uzak tutmak istiyorum. Eğer benim yüzümden zarar görürsen kıyameti kopararım Başak. Lütfen anla beni."
Tam devam edecektim ki kapımın tıklatılmasıyla durakladım. "Bir saniye Başak."dedikten sonra kapıya doğru seslendim. "Gir!"
Kapı aralanınca elinde büyük bir poşet olan Aksel girdi. "Bu akşam giymen gerekenleri getirdim." Kafamı sallayıp girişe bırakmasını söyledikten sonra arkasını dönüp odadan çıkmıştı.
"Bak Ayda. Kaçırıldıysan söyle. Polise haber veririm kurtarırız seni. Zorla konuşturmuyorlar değil mi seni."
"Hayır Başak. Sakin ol ve sakın polise haber verme. Ben kendi isteğimle geldim. Söz yakında karşına da çıkıcam ama şuan zamanı değil. Hem bak boşver bunları. Annemler nasıl?"dediğimde bu sefer kapı çalınmamış direkt içeri dalmışlardı.
Telefonu kulağımdan indirip arkamı döndüm. Ares hızla bana yürüyüp telefonu elimden aldı. Başak birşeyler diyordu ama ne olduğunu anlayamıyordum. "Tamam yeter bu kadar. Aşağı gel Akselle birlikte geceyi konuşmamız gerekiyor. Akşam planım işlemezse ölürüm çünkü."dedi.
"Daha doğru düzgün konuşamadım bile Ares iki dakika ertelesek konuşmayı birşey olmaz."dedim ama eliyle kapıyı gösterip izin vermedi.
Sinirimi bozsa da istemeyerek yerimden kalktım ve aşağı indim. Salona girdiğimde Aksel koltukta oturmuş telefonuyla ilgileniyordu. Karşısına geçtikten sonra Ares odaya girip yanıma oturmuştu.
Hayır ne vardı sanki gitsin başka yere otursun. Bir sürü yerden benim koltuğumu seçiyordu. Ters bir bakış atmayı ihmal etmeden telefonunu bırakıp söze giren Aksel'e baktım.
"Abi hazırmış yeraltında herşey."dedi.
"Tamam siz benden önce çıkacaksınız. Ayda'yı direkt benim odama götür." Bana döndü. "Giderken farklı birşeyler giy üstüne. Emirle karşılaşırsan sıkıntı çıkabilir. Ben gelinceye kadarda çıkma odadan. Ben ringe çıktıktan sonra Aksel gelip seni alıcak. Ringe yakınlaşabildiğin kadar yakınlaş. Zaten fazla zamanımı almıcak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞI
ChickLitAres & Ayda "Çünkü herkes herşeyi bilmek zorunda değil." - O bana sarılmış, ben ona sığınmıştım. - Eğer bazı şeyleri akışına bırakmazsan sana acı verir. Kendine acı çektirme. - Ona sarılmaya çok çok ihtiyacım vardı. "Ve her saniye daha da çok yarala...