Ayda • 16

156 10 0
                                    

İçimde bir yerlerde rahatsız olan bir taraf vardı. Kendimi güvende hissettiğim karanlıktan şuanda bir nebzede olsa rahatsız olmuştum sanırım.

Gözlerimi açamıyor en önemlisi hızlanmış nefeslerimi ve kalp atışlarımı bir türlü sakinleştiremiyordum.

Şuan hat safhada olan nefeslerim ve kalp atışlarım hala ölmediğimin kanıtıydı sanırım. Bundan dolayı mutlu olsamda kendimi boşlukta hissettiğim için hala huzursuzdum.

Birisi kolumdan tutup beni silkelediği anda açmakta zorlandığım gözlerim sonuna kadar açılmış ve yattığım yerden hızla doğrulmuştum.

Korkuyla etrafıma baktığımda Ares'in odasındaydım. Yerde uyukladığım için Ares daha sonrasında beni yanına almıştı. Bunu hatırlıyordum ama içimden engel olmak asla gelmemişti. Çünkü kendimi evimde gibi hissetmiştim.

Son nefesimi verinceye kadar onun kollarının arasında kalmak istemiştim. Ama sanırım az önce gördüğüm kâbus son nefesimi Ares'in kolları arasında değil alnıma dayanan Hakan'ın silahıyla verdirmek üzereydi.

Kalp atışlarım o kadar hızlıydı ki vücudumun sarsıldığını hissediyordum. Etrafta gezinen gözlerim son durağına, Ares'in gözlerinde durunca gözyaşlarımı tutamayıp ağlamaya başlarken sıkıca sarıldım.

Sorgulamadan beni kolları arasına alıp saçımı okşamaya başladı. Sakinleşmem için anlamsız kelimeler sarf etmek yerine bunu konuşmadan, kendisini bana hissettirmeye çalışarak yapmak istiyordu.

İşte hayatım boyunca insanlardan beklediğim tek şey bu olmuştu. Ben acı çekerken durmadan anlamlı zannedilen veya beni sakinleştireceğini düşündükleri gereksiz kelime kirliliği yerine ben bunu istemiştim. Ama bu güne kadar kimse, annem bile, bunu anlamamıştı.

Ares'in yaptığını kimse yapmamıştı. Ben konuşulmasını, anlamsız kelime kirliliği yaratılmasını hiç bir zaman istememiştim. Ben sadece bana sarınılmasını ve yanımda olduklarını hissetmek istemiştim.

Hiçbir zaman yapılamadığı için nasıl bir duygu olduğunu bilmiyordum ama şuanda öğrenmiştim sanırım.

🌑

Yaklaşık bir saat içerisinde ağlamam durmuş, iç çekişlerim dinmişti. Ama bütün gecenin yorgunluğu gözlerime bakıldığı an anlaşılacağından da emindim.

Ares ise hiç usanmadan bir saat boyunca beni kollarının arasında tutup saçlarımı okşamıştı. Arada kondurduğu küçük öpücükler yavaşlayan kalbimi hızlandırsada umursamayıp gözlerimi kapatarak anın tadını uzun zaman sonra tadını aldığım duygunun keyfini çıkartmıştım.

"Bir saniye güzelim." Diye fısıldayıp yavaşça doğrulmamızı sağladı. Bir eli düşmemem için belime sarılırken gözyaşlarımla ıslanmış kısa kollu tişörtünü diğer eliyle çıkartıp odanın köşesine fırlattı.

Elimle, ağlamaktan şişmiş ve ağrıyan gözümü ovuştururken huysuzca "Hava soğuk üşüyeceksin." Diye söylendim.

Beni umursamayıp tekrar kendine, kollarının arasına, çekerken "Gel güzelim." Dedi. Söylenmeye devam etmek yerine ona ayak uydurmayı seçip kollarının arasına yerleştim ve kafamı göğüsüne, tam kalbinin üstüne koydum.

Bir saat boyunca kalp atışlarını dinlemiştim.

Kalp atışları zihnimin içini doldururken vücut ısısı iyice rahatlamama sebep olmuştu. Bu soğukta şikayetçi bile olmadan bir saat boyunca kısa kollu ile durmuştu ama vücut ısısı sanki bunun aksini söyler gibi tersiydi.

Çenemden tutup yüzümü ona dönmemi sağladı. Kısılmış, ağrıyan ve şişmiş gözlerimle gözlerine baktım.

"Ayda." Diye yakındı ismimi uzatarak. Ama keyifli bir yakınmaydı sanki bu. Elini yanağıma çıkarıp okşamaya başladı. Şefkat dolu bakışları daha çok içimi ısıtırken huzurdan dolayı gözlerimi açık tutamamış, kapatmıştım.

AY IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin