Kahveler içilmiş, kahkahalar ile dolu geçen uzun bir süre geçirilmişti. Bazen Asya ile ilgilenmiş, bazen ise hayatımızdaki erkekleri göz önüne alırsak oldukça ironik kaçan konuları konuşmuştuk.
Şuan kim bilir Bahadır nerede ve kime emirler yağdırıyordu, bilmiyorduk. Caner abi ne yapıyordu, bilmiyorduk. Benim için en önemlisi ise Ares'in nerede ve kime huysuzluğundan kaynaklı tavan yapmış öfkesini kime kustuğunu bilmiyor oluşumuzdu.
Fakat biz şuanda kahve falı bakıyorduk. Arka bahçedeki koltuk takımına yerleşmiş ve dikkatle kahve falcısı olan Başak'ı dinliyorduk.
Asya az önce yukarı çıkmış ve odasında zaman geçirmeye devam etmişti. Bahar ablanın bir ara bana yaklaşarak 'Asya seni örnek almaya çalışıyor. Kaç gündür saçını küt kestirmek için bize karşı direnişte fakat Bahadır inatla saatlerce onunla laf dalaşına girmekten çekinmiyor.' demesi aklımdan çıkmıyordu.
Asya'nın bu davranışı içimi ısıtırken, Bahadır'ın dışarıdan acımasız bi adam göründüğü halde evde küçük kızı ile saç kestirme konusunda tartıştığını düşünmek gülümsememe sebep oluyordu. İyi bir babaydı.
Bahar ablaya hamileliğinden dolayı daha sık yanına gelmeye özen göstereceğimizi söylediğimde oldukça sevinmişti. Çünkü söylediğine göre ne zaman Ares'i, beni yanına getirmesi için arasa, Ares inatla telefonlarını cevapsız bırakıyordu.
Kahve yorumları bitmişti ki çalan telefonum ile dikkatim masada duran telefona döndü. Elime alırken yerimden kalkarak biraz uzaklaştım. Arayan Ares'ti. Gelmiş olmalıydı.
"Geldin mi?" Diyerek açmıştım telefonu. Sıkılmamıştım burada ama vakti zor geçirdiğimi de inkar edemezdim.
Gülümsemesi duyuldu. "Geldim güzelim. Birkaç dakika sonra oradayım. Hazırlanmaya başla istersen."
"Ben hazırım. Bahar abla ile konuşup çıkarım." Dedikten sonra telefonu kapatmıştık. Yanlarına geri döndüğümde gideceğimi anlamış olan Bahar abla tatlı bir öfkeyle bana bakıyordu.
"Ares aradı, geldiğini söylemek için." Dememle Bahar abla konuşmama izin vermeden Başak'a bakarak beni şikayet etmeye başladı.
"Ares'i hanımcı yapması gerekirken kızcağızın geldiği duruma bak. Konu o eşek herif olunca akan sular duruyor. Zaten bir saattir yanımda kıvranıp duruyordu, sebebi buymuş demek ki."
Gülerken Bahar ablanın yanına oturarak kollarımı ona sardım ve kafamı omzuna yasladım. "Ama Bahar abla!" Güçsüz isyanım dudaklarımdan dökülürken Başak bizi gülümseyerek izliyordu.
"Bak uzun bir süredir planlıyordum. İsterseniz yarın akşam sizi misafir edelim. Hem bu sefer mutfak marifetlerimi ayak üstü göstermemiş olurum. Daha profesyonel ve özenli bir masa ile hatamı düzeltirim."
Saçımı okşarken "Sadece takılıyorum, beni yanlış anlama. Birbirinizden ayrı düşmeyin hiçbir zaman, bunu en başta ben isterim." Bir süre durduktan sonra devam etti. "Bahadır ile konuştuktan sonra ben sana haber veririm canım, tamam mı?"
Kafamı sallayarak onu onayladıktan sonra ayaklanmış ve kapıya kadar gelmiştik. Başak'a döndüğümde bana sarılırken "Beni dert etme. Caner ile dönerim ben eve." Demişti.
Evden çıktığımda kapıda duran siyah arabaya binmiştim. Önce Ahmet'in yanına gitmiştik. Benim bacağımda ki dikişler alındıktan sonra biraz zorlada olsa Ares için morluk kremi almıştık. Ahmet her ne kadar Ares'e karşı gelmemek için dirensede benim ikisininde susturmam sonucunda zorunlu olarak isteğim yerine getirilmişti. Tabii Ares'in homurdanmaları bu sırada eksik kalmıyordu. Hemen ardından atış poligonu ve o evin olduğu yere gitmiştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞI
ChickLitAres & Ayda "Çünkü herkes herşeyi bilmek zorunda değil." - O bana sarılmış, ben ona sığınmıştım. - Eğer bazı şeyleri akışına bırakmazsan sana acı verir. Kendine acı çektirme. - Ona sarılmaya çok çok ihtiyacım vardı. "Ve her saniye daha da çok yarala...