Ayda • 56

49 3 3
                                    

Selam!

Hayatımın güzel bir bölümde değilim. Sınav yılım olması bir yana doğum günümde babamı kaybettim. Aynı anda kafamdan geçenler yeterince canımı yakarken bir yandan da hayatın akışına uyum sağlamak için bütün çabamı sarfediyorum.

Bölümü, doğum günümde yani 24 Ağustos'ta yayınlamak için son günlerde kendimi zorlamış ve hazır etmiştim. Ama sabah saatlerinde zihnim ellerimden kayıp gitti.

Kanadım kırıldı.

Bundan sonra bölüm düzenini tutturabilir miyim, bilmiyorum. Çünkü işin akraba tarafı çok sıkıntılı ve benim birde kontrol etmem gereken öfke problemlerim var.

Size kendimi en çok açtığım yazım olabilir bu ;)

Elimden geldiğince yazmaya ve onlarla buluşmaya çalışacağım.

Son olarak sakın sevdiklerinizi ertelemeyin. Çünkü ölüm denen şey Ares'in kelimeleriyle anlatmak gerekirse bok gibi bir şey. Ayda açısından ise kesinlikle canınızı okuyor.

Umarım bundan sonra buluşmaya devam ederiz.

İyi okumalar!

3 ay 1 hafta sonra...

Ona sormadan bu kadar fevri davranmak doğru değildi. Ona sormam, Asım'ın bana gönderdiği ses kaydının doğru olduğunu ondan duymam gerekirdi.

Ama Asım, beni bunun için yormak istememiş olmalı ki telefon görüşmesinden sonra gelen ancak birkaç dakika sonra fark edebildiğim Ares'e ait olan ve bu lanet olayı doğrulayan mesajların ekran görüntüleri, o gün gördüğüm cesetin kanlı canlı bir adam olarak konuştuğu hatta ve hatta o gece üzerinde olan kanlı gömleği dahi gösterdiği bir video kaydı göndermişti.

Sakince yukarı çıkmış yatağa girmiş ve onu uyuduğuma inandırmak için bütün çabamı sarfetmiştim. O ise banyodan çıkmış tahminimce üstüne bir şeyler geçirmiş hemen sonra yanıma gelmişti.

Yüzümü görmemesi için o kadar fazla yastığa gömülmüştüm ki nefessiz kaldığımı bile fark etmemiştim. Göğüs kafesime yayılan acıda yeterince nefessiz kalmamı sağlıyordu üstelik.

Sıcaklığını hissettim. Beni kolları arasına çekmesine izin verdim. Saçımı öpmesine ve hemen arkasından kulağıma beni sevdiğini fısıldamasına izin verdim.

Fazla aralamadan uyudu. Yumuşak tutmaya çalıştığım hareketlerimle yanından kalktım. Üzerime siyah pantolon ve dolaptan elime gelen ilk tişörtü geçirdim.

Gözlerimi onun saçlarından, düzenli nefes alışverişlerinden dolayı inip kalkan çıplak göğüsünden ve kapalı gözlerinden alamıyordum.

Komodinin üstüne bıraktığım çakıyı cebime koydum. Çalışma odasında bıraktığı silahı alamazdım çünkü eminim kapı kilitliydi.

Oyalanmak istemiyordum.

Telefonuma sadece bakmakla yetinmek istiyordum ama kapattıktan hemen sonra bu siyah kutuyuda yanıma aldım.

Lanet bir silah gerekiyordu. Sınırları o kadar fazla zorladım ki yatak odasında kendisi için oluşturduğu küçük çalışma alanına ilerledim. Ellerim masanın altında gezdiği anda parmaklarımın yakaladığı siyah ölüm makinası ile doğruldum.

Birkaç saniye. Sadece birkaç saniye nefes seslerini dinledim.

Eğer bu konuda da kolpa atmadıysa yaklaşık iki saat sonra uyanacaktı. Çünkü kokum olmadan uyuyamadığını, yalanının ilk günlerinde yeterince duymuştum.

AY IŞIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin