Kızmamasına şaşırmak yerine aklıma gelen ilk şarkıyı açmıştım. Herkesin dinlediği veya seveceği bir şarkı değildi ama sanki benimle bağları vardı.
En çok bağlandığım şeylerden biriside şarkılarım olabilirdi. Özellikle gece balkonda dolunay olsun veya olmasın sabaha kadar şarkı dinleyebilirdim.
Sanki günün o yorucu ve insanı yıpratan stresli dakikaları, sevdiğim birkaç şarkıyı dinleyip kendime zaman ayırırsam uçup gidiyordu.
Sen, karanlıklarda kaybolmuş küçük kadın
Sen, denizlerde boğulmuş küçük balık
Dağılmıyor ki, kalbindeki bulutlar
Seçilmiyorsa soluk tenli yıldızlarDursa dünya gözlerinde
Susmuyor ki aklımdaki şeytanlar
Duyulmuyorsa ruhumdaki çığlıklarDursa dünya gözlerinde, gözlerinde
GözlerindeKısık sesle açtığım şarkı boyunca odada sadece şarkının melodisi, benim ve Ares'in nefesleri duyulmuştu.
Bir an için uyuduğunu zannedip kafamı yasladığım göğsünden kaldırıp yüzüne bakmıştım ama beni izleyen gözleri ile karşılaşmıştım.
Göz temasını bozmak istemesemde bakışlarında ki anlamı çözemediğim için gözlerimi tekrar kaçırmıştım. Gözlerimi kapatıp şarkıya odaklandım.
Bu kadar yorucu geçen bir gecenin ardından ne baş ağrım vardı ne de kendimi yorgun hissediyordum.
Şarkı bittikten sonra ikimizde yerimizden kıpırdamamıştık. Sanki ikimiz de bütün gün yataktan çıkmayıp tembellik yapmaya devam etmek istiyor gibiydik.
Yani en azından ben öyle istiyordum. Ama Caner abi gibi bir gerçek vardı. İkinci azarı yemek istemesemde hala yerimden bile kıpırdamamıştım.
Belimde şekiller çizip bozan eli hala durmamıştı. Onun kalkmayacağını düşündüğüm için ilk atağı yapmayı seçip üstünden kalktım.
Yatak başlığına yasladığı kafasını kaldırıp çatık kaşlarla bana bakmaya başladı. "Caner abi uyanmıştır ve ben ikinci azarımı yemek istemiyorum." Dedim gülümseyerek.
Çatık kaşlarına birde asık suratı eklenince dahada komik olmuştu. Gülmek istesem de sinirle Caner abiye homurdandığı için kendimi tutmuştum.
Homurdanmalarını kesen karnımdan gelen ilginç sesler olmuştu. Ellerimi karnıma sarıp utançla yerin dibine girmek istediğimde az önce huysuz olan Ares yüksek sesle kahkaha atmaya başladı.
Şuanda gerçekten yok olmak istiyordum. Odanın diğer tarafına gece fırlattığı tişörtü es geçerek dolabına ilerledi. İçinden koyu yeşil triko alıp dün gece çıkarmadığı pantalonunun üstüne geçirirken "Acıkmış sevgilimizi doyuralım ama değil mi?" Diyip dalga geçiyordu.
Sinirle ona bakarken sevgilim dediği için bakışlarım biraz durgunlaşmıştı. "Hala aramadı sence ne zaman arar?" Dedim, Hakan'dan bahsederek.
"Kim?" Diye sorunca gözlerimi devirmemek için kendimi tutmuştum. Üstüme çeki düzen verip, artık ne kadar olduysa, bağdaş kurdum.
"Hakan tabikide Ares. Başka kimden telefon bekliyoruz şuanda."
Eğlenen ifadesi yerine sinirli ve çatık kaşları geri dönünce sıkıntıyla ofladım. Bir an önce hallolsun bitsin istiyordum.
Ben Hakan'ın planını anlatmıştım ama Ares'in hala planı hakkında bir bilgim yoktu üstelik. Büyük ihtimalle savaş alanına dönecekti ortalık ve ben bundan deli gibi kaçmak istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY IŞIĞI
ChickLitAres & Ayda "Çünkü herkes herşeyi bilmek zorunda değil." - O bana sarılmış, ben ona sığınmıştım. - Eğer bazı şeyleri akışına bırakmazsan sana acı verir. Kendine acı çektirme. - Ona sarılmaya çok çok ihtiyacım vardı. "Ve her saniye daha da çok yarala...