Bölüm 36

11.4K 1.3K 196
                                    

Bir anne ve kızı... Yıllar sonra iki kadın ilk kez bir aradaydı. Saye annesine derin bir nefret hissederek baksa da yüzünde en ufak bir mimik bile oynamadı. En ufak bir zaaf göstermeyi iradesi kabul etmedi. Oturduğu yerden yavaşça ayağa kalktı. Nermin'in bakışları hala Pars'ın üzerinde olsa da Saye gözlerini kadına dikmişti.

Saye'nin dudakları yavaşça, kibirli bir gülümseme için hareketlendi. "Bu seferki? Daha önce bir zaferin olduğunu mu ima ediyorsun?"

"Ah! Benim küçük sevimli meleğim." Nermin gülümsediğinde iki kadın arasındaki benzerlik daha da arttı. "Olduğunu biliyorsun."

"Iııhh! Sakın. Ben ne küçük ve sevimliyim ne de bir meleğim." Kadına bir adım daha yaklaştı. "Bir an bile öyle olduğum gibi bir izlenime kapılma."

Etrafına bakmasa da herkesin gözünün üzerlerinde olduğunun farkındaydı. Başıyla hafifçe işaret edip "Belli ki" dedi ifadesiz bir sesle "Yıllar sonra şiddetli bir konuşma arzusu içindesin. Gösteri yapmaya gerek yok. Bu gece çocuklar için düzenlendi. Onları gölgede bırakmaya da gerek yok."

"Benimle insan içinde mücadele etmekten korkuyor musun?"

Saye'nin bakışları Nermin'i baştan ayağa süzdü. Gözlerini devirip "Lütfen!" dedi. "Sen ve ben. Ben Saye Güray'ım. Sen kimsin? Şöhretinin en güzel yıllarını çoktan geride bırakmış eski bir şarkıcı. Yaşadığı sefahat dolu yıllar yüzünden eline mikrofon bile alamayan bir şarkıcı." Cümlesini bitirip arkasını döndü. Kapıya yöneldi. Tekrar söylemesine gerek yoktu. Aldığı yenilgi sebebiyle Nermin'in hiçbir şey için değilse bile intikam hırsı yüzünden peşinden geleceğini biliyordu.

Salondan çıktı, koridoru geçti. Peşinden gelen topuk sesleri amacına ulaştığını kanıtlıyordu. Büyük bir holü geçip bir zamanlar balkon olan ama etrafı camlarla kapatılıp kış bahçesine çevrilmiş alana ulaştığında camın önünde durup arkasını döndü. Nermin saldırmaya hazır bir yılan gibi başını kaldırmış ona bakıyordu.

"Evet? Şimdi istediğin kadar hezeyan yaratabilirsin."

Nermin başını hafifçe yana eğdi. Kadın onu baştan ayağa süzerken Saye sanki tüm kanı donmuş gibi hareketsizce olduğu yerde bekledi. Ama uzundu, çok uzun bir süre boyunca kadın sadece izledi. Sonunda "Evet" diye tekrarladı, Saye. "İncelemen bittiyse asıl konuya gelebilir miyiz?"

"Sana baktıkça..." Nermin'in sesinde hissetmekten hoşlanmadığı bir duygusallık vardı. Annelik iç güdülerinden arınmıştı, yıllar önce. Herhangi bir duygudan arındığı gibi. Hayat ona sert olmayı öğretmişti. Onun geldiği yerdeki kadınlar sert olmazlarsa elli yaşında, çöp bir evde, ölümlerinden günler sonra cansız bedenlerinin bulunmasına mahkumdu. Ve yıllar umduğundan daha hızlı akıp gitmişti. Yıllar, hayat, güzellik. Ve şimdi ona, kendi etinden ve kanından olan kızına baktıkça..."Kendimi görür gibiyim" aklından geçen cümleyi istemsizce tamamladı dudakları.

"Ben senin gibi biri değilim. Hiç olmadım."

"Benim gibi biri?" Nermin kapıdan uzaklaşıp odanın içinde yarım bir tur attı ve Saye de bilinçsiz bir şekilde ona doğru döndü. "Benim gibi biriyle ne kastettiğini merak ettim."

"Lütfen" Saye nahoş bir şekilde yüzünü buruşturdu. "Dünyanın geri kalanına istediğin kadar feleğin çemberinden geçmiş kadın masalını anlatabilirsin, Nermin. Ben hariç. Ben seni damarında akan kana kadar tanıyorum. Beni kandıramazsın."

"Beni tanıyorsun" Nermin, kızını onaylar bir şekilde kafasını salladı. "Hatta beni bu hayatta en iyi tanıyan kişinin sen olduğundan eminim. Çünkü sen de benim gibisin. Zalim, acımasız, yıkılmaz."

Aşkta ve Savaşta (Mükemmel Planlar Serisi 4)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin