Doğan kontrol edemediği durumlardan hoşlanmazdı. Seksen altı yaşında bir adam olarak artık hayatının son demlerini yaşadığını biliyordu. Güçle dolu olduğu kadar ihanet ve acıyla da dolu bir hayatı olmuştu. Ve artık zamanı yavaş yavaş geliyordu. Allah ömür verirse seve seve yaşardı ama hayatını boş geçirmemiş, her gününe doyarak yaşamış bir adam olarak da şanslı olduğunu biliyordu.
İhanetlerle dolu bir dünyada ailesini korumayı, onları bir arada tutmayı başarmıştı. Zor olsa da Doğan ailesi için yapması gerekeni yapmıştı. Kendi kız kardeşini karşısına almak da buna dahildi. 50 yıldan uzun bir süre önce verilmiş bir kararın bir adamın ölümüne, öz yeğeninin çocuğunun ölümüne neden olması hayatın garip cilvelerinden yalnızca biriydi.
Etrafına bakındı. Güzel şeyleri seven bir adam olduğundan evi de hayatındaki her şey gibi güzeldi. Özenle döşenmiş, eşyaların her biri bir küratör titizliğiyle seçilmişti. Evi içinde geçirdiği yılların getirisi olarak bir müzeyi andırıyordu. Şöminenin üzerinde asılı duran Osman Hamdi Bey'in Gezintide Kadınlar tablosuna bakarken keyifle gülümsedi. Yıllar önce bir açık arttırmada kıyasıya bir rekabetin sonunda sahip olmuştu bu tabloya. Doğan sahip olmak istediği şeyler için ödemesi gereken bedeli ödemekten hiçbir zaman gocunmamıştı ve pek çok şeye sahip bir adam olarak çok sayıda bedel ödemişti. Ama o bedeli torununun ödemesine izin vermek kesinlikle masaya gelen hesaba dahil değildi.
Klasik ve modern tasarımların iç içe geçmesine özen gösterilerek döşenmiş salondan çıktı. Evin geniş antresi klasik bir görünümün eseri olarak üst kattan kıvrılarak inen iki merdivenle göz alıcı görünüyordu. Bir zamanlar ofis olarak kullandığı oda merdivenlerin hemen yukarısında olsa da birkaç yıl önce alt kata taşınmıştı. Yıllar her zaman bilgelik ve tecrübe değil bazen de diz ve eklem ağrıları da getirebiliyordu. Antreyi geçti ve holün sonundaki çalışma odasına girdi. Bu oda tamamıyla onun zevkini yansıtıyordu. İki odanın birleştirilmesiyle oluşturulmuş çalışma odası klasik bir zevkin ürünüydü. Kayın ağacından geniş çalışma masasının üzerindeki yeşil lambader İklim'in hediyesiydi, masanın arkasındaki Piri Reis'in Dünya Haritasının büyük boy replikası olan tablo ise Güray'ın. Odanın dört bir yanı çocuklarının ve torunlarının anıları ile doluydu. Hayatı güç ve iktidar savaşıyla geçmiş bir adam olarak kendini şanslı sayıyordu. Doğan kendi çabasıyla elde ettiklerini korumuş ve büyütmüştü ve torunları da ondan sonra aynı yolu izleyeceklerdi. Hiçbirinin aylaklıkta ya da işe yaramazlıkta gözü yoktu ve Doğan bu yaşından sonra hayatta bundan başka da bir şey beklemezdi.
Masasının başına oturdu, bilgisayarını açtı. Teknolojiyle arası asla iyi olmamıştı. Her ne kadar çağı yakalamanın önemine inansa da ki sırf bu yüzden vakti geldiğinde koltuğunu önce oğluna sonra da torununa bırakmaktan hiç gocunmamıştı, kendisi çağı yakalayamamıştı. Ona kalsa hesaplarını eski kara düzen defterlerde tutmaya devam eder, tuşlu telefonla haberleşmekten şikayet etmezdi. Ama hayattaki düsturu yapman gerekeni yapmalısın olan bir adam olarak teknolojiye ısınmaya çalışmak elinden gelenin en iyisiydi. Avukatının gönderdiği bilgilerini inceledi, bilgisayarının yanındaki defterine altın kaplama ince dolma kalemiyle not aldı- bazı şeyler asla değişmemeliydi. Yine de Google Takvimim uygulamasını açıp randevularını kontrol etmeyi ihmal etmedi. Teknoloji elbette bazı anlarda vazgeçilmezdi, özellikle de asistanı uzaktan bile toplantı tarih ve saatlerini güncelleyebiliyorsa.
Avukatı Suphi Bey'le bugün yapacağı toplantı için gerekli notları aldıktan sonra defterini kapatıp dolma kalemi siyah deri kaplı defterin üzerine bıraktı. Hayatın gereği olarak az zamanı kalmış olabilirdi ama nefes almaya devam ettiği sürece işini yarıda bırakmayacaktı.
İki saat sonra Suphi, Doğan Güray'ın çalışma odasından çıktığında gereğinden daha uzun zaman almış, yılan hikayesine dönmüş bir meselenin de son düğümü çözülmüştü. Doğan teknolojiden hoşlanmayabilirdi. Hatta eski usul çalışmayı teknolojinin getirdiği nimetlere de tercih edebilirdi ama gerektiğinde teknolojiyi kullanmaktan çekinmezdi de. İki gün sonra Devran'ın ölümündeki sır perdesi kalkacak ve hayatları eski bilindik, normal rutinine dönecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkta ve Savaşta (Mükemmel Planlar Serisi 4)
RomanceAşkta ve Savaşta her şey mübahtır... Güzel... Güçlü... Tutkulu... Acımasız. Saye Güray bitti demeden perdeler inmez. Güzelliğinin ardında tehlikeli ve tahmin edilemez doğasını gizleyen Saye'nin rakibi bu kez en az onun kadar acımasız. Tüm gözler Par...