Mayıs 1987
Edremit
Genç kadın, mavi gözlerinde hüzünlü bir ifadeyle aşık olduğu adama baktı. Derin, yeri doldurulamaz bir acıydı. Henüz yirmi beş yaşının ilk aylarında tüm kalbini ayaklarının altına bıraktığı adam, acımasızca kalbini kırıp Seyir Tepesinin uçurumundan fırlatıp atıyordu.
Elini uzatıp genç adamı omuzundan kavradı. "Servet, lütfen. Bunu bize yapma. Bu şekilde bitmek zorunda değil." Adamın kendisine dönen yüzünü dikkatle inceledi. Bir sevgi kırıntısı görmek için bütün hayatını ortaya koyabilirdi. "Bitmek zorunda değil."
Adam kafasını iki yana salladı. "Anlamıyorsun" dedi. "Çok eskidendi."
"O kadın değil mi? Yıllarca beni görmezden gelmenin sebebinin karın olduğunu düşündüm. Karısına sadık. Ailesini yüz üstü bırakamaz dedim. Ama..." Genç kadın kendi kalbine sapladığı hançeri bir bıçak gibi daha derine itti. "O pavyon süprüntüsü yüzünden."
Adamın mavi gözleri buz rengine döndü. "Nermin benim çocuğumun annesi. Hakkında düzgün konuş!"
"Evli bir erkeğe bacaklarını açmak..."
Nefret dolu cümlesini tamamlayamadan adamın sert sesi havada şakladı. "Yeter dedim Canan! Seninle birlikte olmamamın sebebi ne Birsen ne de Nermin! Seni istemiyorum! Eğer isteseydim yıllar önce Birsen yerine seninle evlenirdim."
Canan adam ona tokat atmış gibi geriledi. "Sen..." Nefesi yetmiyormuş gibi elini boğazına sardı. "Sen" dedi tekrar acınası bir sesle. "Canımı yakmak için söylüyorsun. Beni sevdin. Biz birbirimizi sevdik."
"Yıllar önceydi Canan" dedi, Servet aynı acımasızlıkla. "İkimiz de çocuktuk. Bir çocukluk aşkıydı. Bitti."
Ama Canan adamın söylediği acımasız gerçeği kabullenmek istemedi. "Hayır." Diyerek itiraz etti. "Hayır. Eğer karınla evlenmek zorunda kalmasaydın, her şey..."
"Ben Birsen'le evlenmek zorunda kalmadım Canan." diye kesti adam sertçe. "Evlenmek istedim. Sandığının aksine" imalı bir şekilde devam etti. "Birsen'le evlenmemi gerektirecek elzem bir durum yoktu."
"Bunu neden yapıyorsun?" Canan titreyen ellerini yumruk yapıp gözlerini adama dikti. "Bunu bana neden yapıyorsun? Seni ne kadar sevdiğimi, seni yıllardır beklediğimi biliyorsun! O kadını sevmedin. Ben olabilirdim. Ben olmalıydım!"
Servet hayretle başını iki yana salladı. "İkimiz de çok gençtik Canan. Üzerinden yıllar geçti. Bu kadar yıldır, bunca zamandır hala benden bir şeyler umduğunu mu söylüyorsun? Ben evliyim."
"Evliliğin o kadını hamile bırakmana engel olmadı!"
"Canan! Bu seni hiç ilgilendirmez. Evliliğim, ilişkim... Bunlar seni ilgilendirmez."
"Servet seni seviyorum. Neden anlamıyorsun! Sen olmazsan yaşayamam ben."
Onu dinlemeden arkasını dönüp arabasına ilerleyen adamın ardından koştu. Ellerini arabanın şoför mahallinin yanındaki cama dayayıp son bir kez yalvardı. "Lütfen. Bana bunu yapma. Sensiz yaşayamam."
Servet genç kadına aldırmadan arabanın motorunu çalıştırırken o esnada yanlarından geçen bir traktör genç bir kadının kaderini değiştirecek, bir ailenin üzerine bir lanet çökmesine sebep olacaktı. O traktör sadece o mayıs ayında bir kadının hayatını değiştirmeyecekti. O traktör, o traktörün şoförünün köy kahvesinde anlattığı küçük bir dedikodu otuz yıl sonra bile bambaşka bir genç kadının hayatını değiştirecekti.
Aralık 2017
Saye geniş kanepeye rahat bir şekilde kurulmuş, gözlerini iki adama dikmişti. Sorunun doğru cevabını almadan tek bir adım bile atmamaya kararlıydı. İkisi de tıpkı daha önce yaptıkları gibi cevap vermemeye niyetli görünse de Saye bu kangreni ya tedavi edecekti ya da uzvu kökünden kesip bu işe bir nokta koyacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkta ve Savaşta (Mükemmel Planlar Serisi 4)
RomanceAşkta ve Savaşta her şey mübahtır... Güzel... Güçlü... Tutkulu... Acımasız. Saye Güray bitti demeden perdeler inmez. Güzelliğinin ardında tehlikeli ve tahmin edilemez doğasını gizleyen Saye'nin rakibi bu kez en az onun kadar acımasız. Tüm gözler Par...