Bölüm 2

26.3K 1.9K 359
                                    

Saye yatağında gerinip tertemiz köy havasını ciğerlerine çekti. Doğrulup yatakta oturdu ve gözleri istemsizce yatağın karşısındaki makyaj aynasına takıldı. Çocukluğu beraber geçirdiği üç kuzeni evlenmişti. İklim bile nihayet yakışıklı prensini bulmuştu. Hepsinin kendine ait bir ailesi hatta kendi çocukları bile vardı. İklim ve Çınar ikisinin de uzun süreceğini bildiği bir velayet savaşı başlatmış, Ilgın ve Asu'nun velayetini almak için hazırlıklara başlamışlardı. Kendisi ise yıllardır bildiği gibiydi. Yatağından kalkıp ahşap balkon kapısını açtı. Doğduğu topraklara sinmiş zeytin kokusunu ciğerine kadar çekti. Üçüncü kuşak Gürayların içinde Edremit'te doğan bir tek Sayeydi. Saye'den önce Edremit'te doğan son Güray babası Servet Bey'di.

Kapısı hafifçe tıklatıldı hemen ardından aralandı ve evde çalışanların en genci Sevgi, içinde kahvaltılıklar ve koca bir termos kahve bulunan tepsiyle içeri girdi. "Günaydın Saye Hanım, müsait misiniz?"

"Gel Sevgi."

"Camın kenarına mı hazırlayayım, yoksa dünkü gibi balkona mı?"

"Balkon olsun, hava çok güzel." Elinde tepsiyle gelen kıza gülümsedi. "Teşekkür ederim."

"Rica ederim. Siz oturun, şunları koyayım, elektrik sobasını da yakarım şimdi."

Sevgi eli çabuk bir kızdı, tıpkı evde çalışan diğerleri gibi. Hızlı bir şekilde sofrayı hazırlayıp dışarı çıktığında Saye de kendisine termostan bir fincan kahve doldurdu. Güray'lar köyünün sessiz sakin huzurlu dünyası ona iyi gelmişti. İstanbul'un o keşmekeşi, hızı yoruculuğundan sonra. Elinde kahvesiyle yemyeşil manzarayı seyre daldı. Hiçbir zaman yemeğe çok düşkün bir insan olmamıştı. O gün de bir istisna değildi.

Kahvaltı yapmak yerine dizüstü bilgisayarını açtı ve e-postalarını kontrol etmeye başladı. Aradığını bulması uzun vaktini almadı. Pars Moyan hakkında ayrıntılı bir rapor e-posta kutusunda onu bekliyordu. Pars'ın ne zamandır Edremit civarında dolaşması canını sıkıyordu. Bunu defalarca, dedesiyle, amcasıyla hatta Güray'la bile konuşmuştu. Babası zaten Pars diye biri hiç yokmuş gibi davranmayı tercih ediyordu. Ama hiçbiri durumu önemli görmemişti.

Hatta Koca Güray "Adamın memleketi evladım. Arsa alıp satarken bize mi soracak. Rahat bırak şu adamı" bile demişti. Dedesi, Koca Güray, Doğan Güray...düşmanlarının kabusu, dostlarının bile korkulu rüyası Doğan Güray birisini rahat bırakmaktan bahsetmişti. Saye çok terbiyeli bir insan olarak görmezdi kendisini, o an dedesinin yüzüne haykırarak gülmek istemiş ama kendisini zor tutmuştu. O kadar terbiyesi vardı, henüz.

Ama Saye söylenenlerin tek bir kelimesini bile yutmamıştı. Yıllarca memleketine adım bile atmamış bir adam o topraklara başka bir sebeple dönmüş olmalıydı. Arazileri toplaması, yeni evler satın alması, eskiden kimsenin adını duymadığı Pars Moyan'ın birdenbire Rafet Bey'in torunu olduğunu hatırlayıp, adamın adını da kullanarak varlığını göstermesi hayra alamet değildi.

Hele de adamı dün akşam Burhan Kandıra ile birlikte görmüşken. Saye hangisinin varlığının onu rahatsız ettiğinden emin değildi. Pars mı yoksa Burhan mı? Burhan Kandıra tipik bir adamdı. Dikkat çeken hiçbir özelliği yoktu. Parayı kırklarının ortasında bulmuş, sonradan parayı bulan erkeklerin çoğu gibi yirmi küsur yıllık eşini terk etmiş, genç, sonradan sarışın, kafasının içinde beyinden başka herhangi bir şey taşıma ihtimali çok daha güçlü bir kadınla evlenmişti. Yıllardır Edremit'te yaşasa da arazilerini satın aldığı ya da almaya çalıştığı insanlar tarafından pek sevilmezdi.

En başta hikaye güzel ve kârlı başlamıştı. Burhan köylülerin arazilerini iyi paralara alıyor, sonra oralara yatırım yapıp kendisi daha çok para kazanıyordu. Ama kısa süre sonra bazı şeyler olmaya başlamıştı. İlk başta ufak tefek söylentiler gelmeye başlamıştı Doğan Bey'in kulağına, arsasını satmak istemediği için tehdit edilenlerin söylentileri, bir gecede evini, barkını bırakıp tası tarağı toplayıp kaçanlar. Bütün söylentiler bir gün Güray'ın Burhan Kandıra'yı ofisinde ziyaret etmesiyle son bulmuştu. Saye, Güray'ın da istediğinde dedesi kadar korkutucu bir adam olabileceğini biliyordu. Kendisi de öyleydi elbette.

Aşkta ve Savaşta (Mükemmel Planlar Serisi 4)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin