Uzun bir sessizlik anı oldu. Pars Nermin'i görmenin verdiği şokla kalktığı sandalyesine geri oturdu ve Nermin ilk sözü ona bıraktı. Kadının gözleri iki adam arasında gidip geliyorken Pars doğrudan kadına bakıyordu. Açıktan bir savaş çağrısı gibi.
Nermin sonunda sessizlikten sıkılmış olacak ki yavaş adımlarla masaya yaklaştı ve masanın tam karşısındaki tekli koltuğa oturdu. Pars ana-kız arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları hızlı bir şekilde süzdü. Fiziksel farklılıklar çok belirgin değildi. Nermin, Saye'ye göre biraz daha kısa ve yaşının da getirisiyle biraz daha kiloluydu. En bariz farklılıklar bunlar iken detayları ancak çok dikkatli bir gözle seçmek mümkündü.
Ama asıl farklılık etraflarına yaydıkları o havada olabilirdi. Nermin hiç sonu gelmeyen bir Yeşil Çam filmini canlandırıyor gibiydi. Tek teli bile bozulmamış saçları, takma kirpikleri ile her an elinde bir viski kadehi, vamp bir kahkaha atacakmış gibi duruyordu. Şüphesiz ki çok güzeldi. İnce zarif bir güzelliği yoktu. Kızı gibi vahşi, egzotik bir güzelliği de. Daha çok "kenar mahalle dilberi" dedikleri bir güzelliğe sahipti kadın, hani şu güzel ama bayağı olanlardan.
Nermin konuşmak için onu fazla bekletmedi. Biçimli bacaklarını meydana çıkararak bacak bacak üstüne attı, çantasını açıp içinden sigarasını çıkardı. "Pars'çım bir sigara içmemin sakıncası yoktur, değil mi?"
Pars masasının kenarında duran sigara tablasındaki çakmağı alıp ayağa kalktı. Masasının etrafından dolanıp Nermin'in önünde durdu. Kadın sigarasını, yakılmasına hazır bir vaziyette dudaklarının arasına kıstırırken Pars uzandı ve "Aslında var" derken sigarayı çekti, parmakları arasında kırıp kadının önündeki sehpaya bıraktı. "Ofisimde sigara içilmesinden hoşlanmam."
"Hiç kimse sana kadınlara kibar davranman gerektiğini söylemedi mi?"
Pars sandalyesine tekrar oturup gözlerini doğrudan Nermin'in gözlerine dikti. "Söylemişlerdir mutlaka. Ama muhtemelen pek çok şey gibi onu da önemsememişimdir. Şimdi sadede gelelim neden buradasın?"
"İtalya'nın küçük bir sahil kasabasında yaşadığında, birileri senin hakkında soru soruyorsa bunu öğrenmemen biraz zor oluyor. Ben de istedim ki sorularını bizzat bana sor."
Pars, içinden Şerif'i öldürtmemek için geçerli maddeleri sıralarken yüzünü ifadesiz tutmayı başardı. "Boşuna yorulmuşsun. Öğrenmem gereken her şeyi öğrendim."
Ama Nermin onu hiç duymamış gibi devam etti. "Biliyorsun, ben de beni araştıran adamı biraz araştırdım. Edremit'li ünlü bir aileden geliyorsun. Neydi şu ihtiyarın adı." Kadın sanki bir an ismi hatırlamak istermiş gibi durakladı. Sonra kırmızı dudakları genişçe gülümsedi. "Hah! Rafet Özdemir. Edremit'in en ünlü ailelerinden birinin başı." Gülümsemesi biraz daha genişledi. "Bana çok eskiden tanıdığım birini hatırlattı. Doğan Güray." Biçimli kaşı bir yay çizdi. "Doğan Güray'ı tanıyor musun?"
Pars tüm bedeninin sinirle gerildiğini hissetse de duygularını konuştuğunda sesine yansıtmamayı başarmıştı. "Evet. Tanıyorum."
"Yaşlı kurdu tanımayan var mı zaten?"
Kadının anlamlı bir sessizlik anı bırakmasının ardından Pars oyun oynamaktan sıkıldığına karar verip ayağa kalktı. "Buraya her neden geldiysen seni ilgilendiren bir şey yok Nermin. O yüzden..."
Nermin onun aksine koltuğuna biraz daha yerleşti. "Oyun oynamaktan sıkıldıysan konumuza gelelim. Beni neden araştırdığını biliyorum." Pars hiç tepki vermeden öylece bekledi. Nermin konuşmak için gelmişti ve konuşacaktı. "Benim sevgili eski kocamla bir ilgisi olmalı değil mi?" diye devam etti Nermin. "Dur bir düşüneyim. Uzun zaman oldu. Neredeyse otuz yıl." Sahte bir ifadeyle içini çekti. "Şu Rafet Özdemir'in ikizlerinden biriydi adı... Neydi..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkta ve Savaşta (Mükemmel Planlar Serisi 4)
RomanceAşkta ve Savaşta her şey mübahtır... Güzel... Güçlü... Tutkulu... Acımasız. Saye Güray bitti demeden perdeler inmez. Güzelliğinin ardında tehlikeli ve tahmin edilemez doğasını gizleyen Saye'nin rakibi bu kez en az onun kadar acımasız. Tüm gözler Par...