Saye duygularını kolaylıkla belli eden bir kadın değildi. Evet, çoğu kişi ne kadar öfkesi burnunda bir insan olduğunu bilirdi. Etrafındaki insanlar onu kızdırmaktan çekinir, hatta onun her an duygularını büyük bir lunapark kaosunda yaşadığını düşünebilirdi. Görünüşte bütün bunlar kesinlikle doğru da görünüyor olabilirdi ama...
O yüzden Saye asla anlık öfkelerine karar almazdı. Uzun süreli öfkelerine göreyse belki. Uzun süre boyunca ise öfkesini sürdürmesine neden olacak çok fazla insanla karşılaşmamıştı. Ancak onlardan iki tanesi vardı ki...
Saye'nin hayatına tanık olup da o iki insanın adını bilmemek en azından tahmin etmemek pek mümkün değildi. Birisi dış görünüşünden başka hiçbir ortak noktasının olmadığı o kadın, Nermin Erdem. Diğeri de elbette doğduğu gün ormanda aç kurtların insafına terk edilmemesi annesi için küçük insanlık için büyük bir felaket olan Devran Yıldırım.
Ne tesadüftür ki Saye, Devran'ı saklandığı delikten çıkarmak için tüm imkanlarını seferber etmişken annesi için kılını kıpırdattığı pek söylenemezdi. Elinde bir kadeh blushla odasındaki panoya bakarken aklından geçenler kendisinden başka herkes için büyük bir muammaydı.
Nermin, her yılın aynı zamanı, o meşum günü ona hatırlatmak için ona küçük bir hediye gönderse de Saye'nin hayatının o bölümünü hatırlaması için bir hediyeye falan ihtiyacı yoktu elbette...
Ondan ilk kez bir kart aldığında on yedi yaşındaydı. O günlerde kendi ayakları üzerinde durmak, yıkılmaz bir duvar gibi görünme konusunda bu kadar başarılı değildi elbette. O yüzden kırmızı bir hediye paketiyle kaplı küçük kutuyu açıp da içinden çıkan kart postalı ilk kez gördüğünde küçük çaplı bir sinir krizinin eşiğinden dönmüştü.
O kadına karşı hissettiği nefret tüm hücrelerinde yankı bulurken ilk tepkisi kartı avucunda buruşturup çöpe atmak olmuştu. Sadece birkaç dakika süren bir zaaftı. Saye ilk kez o gün büyüdü ancak hiç kimse ne kuzenleri ne babası ne abileri ne de gözünden hiçbir şeyin kaçmadığı Koca Güray, hiç kimse gerçek sebebi bilmiyordu. Onların bildiği tek şey bir gün on altı yaşındaki küçük Saye'nin vefasız annesini aramak için İtalya'ya kadar gittiği ve o kalpsiz kadının küçük kızını bir kez daha yüz üstü bırakması nedeniyle bir hafta kadar kısa bir sürede apar topar İtalya'dan geri döndüğüydü.
Sır, Nermin ve Saye arasında on üç yıldır hiç konuşulmadan kalmıştı. Ve Saye çok yakında bu durumun değişeceğini düşünüyordu. Çünkü Nermin bugüne kadar sırrı saklayarak çok daha fazla menfaat elde etmişti ancak her zaman daha iyisini elde edebilirdi ve o gün geldiğinde Saye son bir karşılaşmaya daha hazırdı. Hiç olmadığı kadar.
Yine de şu an öncelikli sorunu Nermin değildi. Kadehindeki şaraptan bir yudum alıp yatağına doğru ilerledi ve yatağın üzerindeki bilgisayar ekranının koruyucusunu kaldırdı. Devran Yıldırım sonunda başını saklandığı inden çıkarmıştı. Paranın izinin bulunduğunu anlamak Devran için bir dönüm noktası olmuştu şüphesiz. Yapabileceklerinin sınırına geldiğini fark etmiş olmalıydı. Ya saklanmaya devam edecekti ya da elindeki tüm kozu ortaya sürüp ortaya çıkacaktı.
Eğer birazcık aklı olsaydı ki ya da daha az kibirli saklanmaya devam ederdi. Ama Devran paranın ucu bulunmuş olmasına rağmen hala kendisi hakkında herhangi bir soruşturma açılmamış olması konusunda doğru bir sonuca varmıştı. Soruşturma açılmamıştı çünkü kimse şikayetçi olmamıştı.
Dedesinin emri ve Güray'ın göz yumması sayesinde tüm ipuçları bir süreliğine de olsa sümen altı edilmişti. Şüphesiz ki kendi içlerinden birinin şirketlerini dolandırdığını tüm dünyaya ilan etmek hepsinin isteyeceği en son şeydi. O yüzden çalışanların tam sessizliği sağlanmış, belgeler kusursuzca hazırlanmış ve suçun tüm kanıtları gerektiğinde kullanılmak üzere, elbette yasal yollardan değil, gizli bir kasaya kaldırmıştı. O kasanın yerini ve elbette şifresini sınırlı sayıda insan biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkta ve Savaşta (Mükemmel Planlar Serisi 4)
RomanceAşkta ve Savaşta her şey mübahtır... Güzel... Güçlü... Tutkulu... Acımasız. Saye Güray bitti demeden perdeler inmez. Güzelliğinin ardında tehlikeli ve tahmin edilemez doğasını gizleyen Saye'nin rakibi bu kez en az onun kadar acımasız. Tüm gözler Par...