Bölüm 27

21.3K 1.7K 187
                                    

Merhaba;

Bölümü 10 kere falan yazıp sildim. Okuduğunuzda neden olduğunu tahmin edebilirsiniz. O atmosferi ve sahneyi yazabilmek çok zordu. Ama ben ortaya çıkandan hoşnutum. Dilerim siz de beğenirsiniz.

Görüşmek üzere....

________
📷 Instagram: thevelvetquill
💬 Facebook: Emel Altınsaçlı -The Velvet Quill

----------

19 Mart 2004

İtalya

Saye gergin bir tavırla yüksek masaların arasında dolandı. Bütün bunlar anlamsızdı. Başı ağrıyordu. Yukardan bir yerlerden bangır bangır müzik sesi yükseliyordu. Baş ağrısını dindirmek için ellerini gözlerine bastırdı. Saçmalık, rezalet... Dedesinin çok sevdiği o kelime gibi pespayelik.

Saye o güne kadar pespaye kelimesini anlayamamıştı. Şimdi uygulamalı olarak görebiliyordu. Annesi salonun bir köşesinde evli ve üç çocuklu bir Kontun kucağına oturmuştu. Dili adamın ağzındaydı ve az önce Saye kadının -annesinin iç çamaşırı olmadığını görmüştü! Neyse ki içerdeki herkes en az annesi kadar sarhoş olduğu için diğerleri bu detayı fark etmiş değildi.

Yüzünde küçümser bir ifadeyle etrafına bakındığında diğerlerinin bu detayı! Önemsemeyeceğini düşündü. Kendini bir namus timsali gibi hissederek eteğini aşağı çekiştirdi. Kezban Roma'da filminin saçma bir parodisi gibiydi. Sıkıntılı bir şekilde etrafına bakındı. Buraya gelmek kötü bir fikirdi. Ferhat'la gelmek çok daha kötü bir fikirdi.

Sinek ısırığı gibi sevimsiz bir rahatsızlık hissetti, erkek arkadaşını düşündüğünde. Ferhat... Olan bitenden gerçek anlamda büyülenmiş gibiydi. Daha ilk dakikada annesinin renkli, cazibeli hayatından büyülenmiş gibiydi. Bir hafta boyunca Saye annesinin istediği an ne kadar büyüleyici ne kadar cezbedici bir kadın olabileceğini gözlemişti. Ama annesinin kendisine bakışlarında arada bir o bakışı yakalıyordu. Derin bir nefret. Bunun sebebini anlamak onun için zordu. Terk eden oydu, Saye değil. Nefret etmesi bir sebebi yoktu.

Koridoru geçerek odaları kontrol etmeye başladı. Büyük beş odalı bir apartman dairesiydi. Annesinin konforlu bir yaşam sürdüğünü gördüğünde ilk başta şaşırmıştı. Babası çok sıkı bir evlilik sözleşmesiyle annesinin beş kuruşsuz kapıdan çıkıp gitmesini sağlamıştı. O günden sonra bir iki sinema filminde oynasa da annesinin adı manşetlerden silinip gitmişti. Ama bu ev, parlak, gösterişliydi.

Konfor belli ki annesinin asla vazgeçemediği bir şeydi. Göz alıcı bir dekorasyon, pahalı bir hayat... Saye hoşnutsuzlukla gülümsedi. Babasının, üvey annesinin ve dedesinin umduğu kadar korunaklı bir hayat yaşamamıştı. Annesi çok güzel bir kadındı ve Saye güzel kadınların çalışmadan para kazanabildiği birkaç yöntem biliyordu.

Düşünceleri sağ tarafındaki odadan gelen düşme sesiyle bölündü. Tedirgin bir şekilde aralık kapıyı itti. Son bir haftası böyle geçmişti. Annesinin çılgın partilerinde her kapı arkasında her boşlukta birbirleriyle sevişen insanlar, çiftler değil çünkü iki kişiden fazlasının bir arada seviştiğini de görmüştü, oluyordu. Yine de ses birinin yüksek bir yerden düştüğünü gösteriyordu. Belki de birinin yardıma ihtiyacı... "Ferhat! Sen ne bok yediğini sanıyorsun."

Sevgilisini bir yatağın ayak ucunda yerde kendisinden geçmiş bir halde bulmak beklediği en son şey bile değildi. Kendinden tamamen geçmiş sevgilisinin yanına gidip diz çöktü. "Sen kendine ne yaptın. Ah! Ferhat!"

Çocuğun yanındaki şırıngaya hala koluna dolanmış kordona baktı. Nasıl gerçeklere gözünü bu kadar kapatabilmişti ki... Sırtını yatağa yaslayıp onu kucağına çekmeye çalışırken Ferhat onu itti. Tökezleyerek ayağa kalktı.

Aşkta ve Savaşta (Mükemmel Planlar Serisi 4)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin