Merhaba;
Ne yazık ki hem ülkemiz hem dünyamız çok zor günlerden geçiyor. Lütfen "gencim bana bir şey olmaz", "virüs yaşlıları etkiliyor, ben çok daha gencim ki" demeyin. Tanıdığınız, sevdiğiniz ya da hiç tanımadığınız birini enfekte etme riskiniz var. Lütfen sadece çalışmak zorunda iseniz ve zorunlu ihtiyaçlarınız için dışarı çıkın, aksi durumlarda ise #evdekal ın
Ben ne yazık ki 1100 kişinin çalıştığı bir iş yerinde mesaiye devam ediyorum. Evde 67 yaşında bir annem 72 yaşında bir babam var. Hastalığı onlara taşımaktan korkuyorum, endişeliyim. Sosyal mesafe kurallarına uymak, ellerimi, bedenimi temiz tutmak, hijyene dikkat etmek, sağlıklı beslenmek, evin içinde spor yapmaya devam etmek ve hem ailemin hem kendimin bağışıklık sistemini güçlendirmeye çalışmaktan başka bir şey gelmiyor elimden. Görüşmek zorunda olduğum insanlar dışında kimseyle görüşmüyorum.
Lütfen sosyal mesafe kurallarına uyalım. Unutmayın ki bir hafta içinde 10.000 kişinin hastalanması ile altı ay içinde 10.000 kişinin hastalanması bambaşka şeylerdir. Sağlık sektörü birinde çökerken diğerinde imkanları tüm hastalara eşit olarak dağıtabilir. Evimizde kalıp kendimize ve sevdiklerimize dikkat edelim.
Güzel ve sağlıklı günler diliyorum
--------------------
Pars adeta bir hırsız gibi Saye'nin yatağına süzüldü. Tek istediği kadını sarmak, ona sarılmak, koruyup kollamaktı. Ama bunların hiçbirini Saye'ye hissettirmemesi gerektiğinin farkındaydı. Bu sır sonsuza kadar onunla kalmalıydı. Saye'ye uzanıp kolunu okşadı ve kadın içgüdüsel olarak mırıldanıp ona döndü, başını göğsüne yaslayıp uykusuna kaldığı yerden devam etti. Bu biraz olsun Pars'ı rahatlatmıştı. Böyle anlarda sanki aralarında hiçbir mesafe yokmuş gibi gelirdi, Saye'nin uyanıkken göstermediği bu güveni uykulu halinde göstermesinin ironik bir tarafı vardı ama yine de Pars bu kadarına da razıydı. Güvenmek Saye için büyük bir mesele olmalıydı.
Düşünceler ve görüntüler aklından çıkmıyordu. Gözlerini kapatmak istemiyordu ya da açıp karşısındaki panoya bakmak. O kadına dair her şeyi yer yüzünden silmek istiyordu. Silemeyeceğini bilmek ise o güne kadar hiç hissetmediği türden bir öfkeye yol açıyordu.
Bütün gece gözünü bile kırpmadan geleceği düşündü. Geleceğin getireceklerini. Nermin'in elinde pimi çekilmiş bir bomba vardı. Nermin'in o bombayı ortaya bırakmaya cesaret edebileceğini hiç sanmıyordu, böyle bir niyeti olsaydı eğer bunu yıllar içinde pek çok kez yapabilirdi. Yapmamıştı. Çünkü yaşananlar ortaya çıkarsa Nermin'in hayatına etkisi Saye'nin hayatına etkisinden çok daha fazla ve çok daha sert olurdu.
Pars'ı, gerçekleri ilk öğrendiği andan beri endişelendiren Nermin'in yapabilecekleri değildi. Saye'nin yapabilecekleri idi. Pars, Saye'yle olan tecrübelerinden biliyordu ki söz konusu kazanmak olduğunda Saye'nin hiçbir sınırı yoktu. En sonuna kadar gider, en acımasız kararları almak için zerre tereddüt etmezdi. Pars karanlıkta seçemese de o lanetli panonun Saye'nin öfkesini bilemek için tam karşıda durduğunu biliyordu. Genç kadının sabah ilk gördüğü, uyumadan önce son baktığı şey annesine duyduğu derin öfkeydi.
Pars bu öfkenin Nermin'i ihtiyatsızca bir şey yapmaya zorlamasından korkuyordu. Saye zeki bir kadın olsa da zekasının annesinden miras olmadığı açıktı. Ve zeki olmayan tüm insanlar gibi Nermin de köşeye sıkıştığını hissettiğinde elindeki bombanın nasıl bir tahribat bırakacağını hesap etmeden ortaya atacaktı. Pars bunun olmasını engellemek için elinden ne geliyorsa yapmaya kararlıydı.
Gün odanın içine bütün parlaklığı ile doğarken Saye mırıldanıp yanındaki sıcak bedenin tadını çıkardı. Hava artık Mart'ın ilk günleri olduğunda bir garip haldeydi. Sanki ısınmak istemez gibi ama soğuktan da sıkılmış gibi. Kararsız, muğlak ama gelecek günlere hevesli....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkta ve Savaşta (Mükemmel Planlar Serisi 4)
RomanceAşkta ve Savaşta her şey mübahtır... Güzel... Güçlü... Tutkulu... Acımasız. Saye Güray bitti demeden perdeler inmez. Güzelliğinin ardında tehlikeli ve tahmin edilemez doğasını gizleyen Saye'nin rakibi bu kez en az onun kadar acımasız. Tüm gözler Par...