Bölüm 12

27.1K 2.2K 303
                                    

Pars sonsuza kadar o anın içinde kalmak istese de kendisini durdurmak zorunda olduğunu biliyordu. Kadının sıcak bedeninden yavaşça çıkarken Saye onu kavrayıp durdurdu. "Yapma."

Uzanıp kadının tepesine küçük bir öpücük kondurdu. "Prezervatifim yok."

"Sana hiç ne kadar kontrol manyağı olduğunu söyleyen oldu mu?"

Böyle bir konuşma için uygun bir durumda değildi. Sınıra çok az kalmıştı ve her an saat tik takları daha hızlı vuruyordu. "Saye şu an bunu tartışamam. Gerçekten." Sesi kendi kulağına bile komik bir acziyet içinde gelmişti.

Çıkmak için tekrar hamle yapsa da Saye kaslarını gerdi ve onu olduğu yere adeta kenetledi. "Yavaş ol şampiyon. Anın tadını çıkar. Tehlike yok. Korunuyorum."

Küfretti. Dayanacak sınırı çoktan aşmıştı. Ve şu an olduğu durumda kadının tenini teninde hissetmenin bedeli ruhunu şeytana satmaksa Saye'nin sıkı bir pazarlıkçı olduğundan hiçbir şüphesi yoktu. Bedeni çaresizce, doğanın çağrısına uyup kadınla birleşirken gözlerini yumdu.

Birkaç dakika ya da birkaç saat sonra, zaman kavramı konusunda iyi değildi, yatakta sessizce uzanıyorlardı. Pars kolunu gözünü üzerine kapatmıştı. Ve Saye yatağın en ucuna çekilmiş, bacakları karnına çekilmiş, kolları göğsünün üzerine toplanmış, yan dönmüş bir halde yatıyordu. Çırılçıplaktı. Kendi uzuvlarından başka hiçbir şeyi örtü olarak kullanmak ihtiyacı hissetmemişti. Utangaç bir örtünme çabası değildi. Üzerlerinde ya da aralarında örtüler, yastıklar ya da hiçbir engel yoktu ama aradaki mesafe o kadar belirgindi ki bir kör bile görebilirdi.

Kolunu gözünün üzerinden kaldırıp Saye'ye bir kez daha baktı. Uzanıp kendine çekmek, anlamsız bir şekilde sarılmak istiyordu. Daha birkaç gün öncesine kadar delicesine, kör bir öfkeyle düşman bellediği bir kadınla böylesine kusursuz bir uyum yakalamış olmaktan huzursuzdu.

Aynı şeyi onun da hissettiğini biliyordu. İkisi de sonsuza kadar sürmesini istedikleri bir şeyi bitirmek zorunda olduklarının farkındaydı. Ve bunun farkındalığı o kocaman yatakta ikisinin arasında yatıyordu.

Kadına bakmaktan vazgeçip bakışlarını onun zarif odasında gezdirdi, çünkü kadına bakmak bedeninde hiç istemediği baskılar yaratıyordu. Sayeden beklenmeyecek bir zarafet vardı odada. Onun daha ziyade gösterişli, abartılı bir zevki olduğunu düşünürdü her zaman. Kıyafetleri, tarzı, hatta konuşması bile her zaman "ben buradayım" derdi. Saye Güray bir odaya girdiyse onun varlığını gözden kaçırmak imkansızdı. O yüzden bu kadar sakin döşenmiş bir oda beklemiyordu. Bir an düşününce tüm evin dekorasyonunda gösterişten uzak bir tarz kullandığını fark etti. Sanki tüm o ihtişamdan kaçınmak ister gibi. Burası onun zırhını çıkardığı sığınağıydı. O savaş boyalarına ihtiyacı yoktu.

Onda böylesine korunaksız bir alan olduğunu bilmek içini acıttı. Bakışlarını ona çevirmekten kasten kaçındı. Çünkü kadının bakışlarındaki o ifadeden nefret edeceğini biliyordu. Bu yanını görmesinden, anlamasından hoşlanmayacaktı. Kendisini savunmaya çekip o dikenli zırhı üzerine geçirecekti yine. Ama Pars onun sığınağında bir savaş sahnelensin istemedi. Tıpkı kadının istediği gibi sakin ve huzurlu kalsın istedi. O yüzden gözleri odanın içinde Saye'den başka her yeri gezindi. Üzerinde bir sürü kadınsı ıvır zıvırın olduğu makyaj masasına baktı. Kırmızı bir ruj kapağı açık bir halde yan yatmış duruyordu. Kırmızının o altın-bronz teninde ne kadar güzel durduğunu şüphesiz ki biliyor olmalıydı. Masanın hemen yanındaki dilsiz uşakta o gece giydiği gümüş parıltılı kısacık bir elbise duruyordu. Tıpkı kırmızı ruj gibi o uzun ince bacakların da kendisine yakıştığını keşfetmişti, Saye. Odada bir giysi dolabı yoktu. Pars muhtemelen evin içinde bir yerlerde bir giyinme odası olduğunu düşündü. O geveze paparazzilerin sunduğu programlardan birinde üç binin üzerinde gece kıyafeti olduğunu duymuştu. Onunla ilgili olan dedikodu haberlerini özellikle takip ettiğinden değil, elbette. Sadece üç bin... Çok abartılı bir rakamdı.

Aşkta ve Savaşta (Mükemmel Planlar Serisi 4)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin