Hayat, biz plan yaparken başımıza gelenlerin toplamıdır. Pars bir plan yapmıştı. Bergüzar bir erkeğin eşinden bekleyeceği, beklemesi gereken, her şeye sahipti. Güzel ve naifti. İyi kalpli ve düşünceli bir kadındı. Pars onu tanıdığı süre boyunca Bergüzar'ın sesini yükselttiğini hiç duymamıştı. Düşündüğünde kavga bile etmediklerini hatırladı. Son üç yıl boyunca Pars, Bergüzar'la kavga etme ihtiyacı asla hissetmemişti. Bunun üzerinde hiç durmadığını fark etmek ise tüylerini diken diken etti. Tartışmamışlardı. Ayrıldıkları anda bile. Hatta Bergüzar aldatıldığında bile onlar kavga etmemişlerdi.Kendisini bencil, egoist bir pislik gibi mi hissetmesi gerektiğine yoksa bu şekilde hissettirdiği için Bergüzar'a mı kızması gerektiğine karar veremedi. Üç yıllık ilişikleri boyunca Bergüzar bir kez bile hayır dememişti.
Şimdi yatak odasının kapısından gül kurusu rengi nevresim takımlarının arasında solgun bir yüzle yatan kadına baktığında vicdanı hiç olmadığı kadar sızladı. İntihar değil demişti doktoru. Bergüzar'ın yıllardır kullandığı antidepresanının yanına doktora sormadan aldığı antibiyotik ve üzerine eklenen alkol kötü bir bileşim oluşturmuştu sadece, Bergüzar'ın bünyesinin alkole hiç alışkın olmaması da işleri iyice zorlaştırmıştı. Midesi yıkanmış, serum verilmiş ve evine gönderilmişti. Zaten Pars hasarın Bergüzar'ın vücudunda değil, ruhunda olduğunu biliyordu.
"Uyumadığını biliyorum." İçeri girip kapıyı kapattı. Teyzesinin özellikle Bergüzar'ın hastalığını kullanarak vicdanına bir yük daha eklemek istediğini biliyordu. Başarmıştı da. Kendi evinden Bergüzar'ın evine varan yol boyunca aklından binlerce senaryo geçmişti ve hepsinde de Pars kötü adamdı. O kötü adam olmaya alışıktı. Hayatı boyunca kötü adam olmuştu ama Bergüzar'ın kötü adamı olmayı hiç istememişti. Sadece o masalın beyaz atlı prensi de olamamıştı.
Onun atı da ruhu gibi karanlıktı. Yanlış bir masalda yanlış bir çiftti onlar. Ve Pars üç yıl öncesine geri dönüp Bergüzar'ı böyle bir çıkmazın içine sokmamış olmayı dilerdi. Ama pişman olduğunuz o an çoğunlukla pişman olmak için çok geç olan o andır da aslında.
Bergüzar sesine hiç tepki vermeden yatmaya devam etti. Şimdi o naif, narin kadın Parsın kanatlarını bile isteye kırdığı bir kuş gibiydi. O kuşun kanadını bir kez daha incitmekten korkarak yaklaştı yatağın yanına. Bergüzar kıpırdamadan yatakta uzanıyordu. Gözleri kapalı, kirpikleri titreşiyordu. Uyumuyordu ve konuşmak istemiyordu. Ama Pars ona bir konuşma borçluydu.
"Üzgünüm" diye fısıldadı kadının yanına yatağa otururken. Kelime fazla kifayetsizdi. Üzgündü ama üzgün olmak hiçbir şeyi değiştirmiyordu. Pars yine ona ihanet etmiş, Bergüzar yine tüm kırıklarını dağıtmış bir halde yatıyordu.
"Ben intihar etmedim." diye fısıldayan kadına baktı dikkatlice. "İntihar etmedim." Kelimeler bir insanın canını ne kadar yakabilirdi? "Sen şey dedikten sonra..." Kadının yutkunmaya çalışmasını izlerken tüm bedenine iğnelerin saplandığını hissetti. Öyle aciz öyle yorgun bir çabaydı ki... "Ölüyormuş gibi hissettim ama... O hapları özellikle içmedim."
Bergüzar'ın yastığa dağılmış saçlarını okşadı. "Biliyorum, tatlım. Biliyorum."
Sessizlikle dolu bir süreden sonra Bergüzar yatakta dönüp doğrudan genç adamın gözlerine baktı. "Neden? Ne eksikti bende?"
Pars gözlerini yumdu. Birinin, bir kadının kalbini sökmeden bu soruya bir cevap vermek mümkün değildi. "Seninle ilgili bir şey değil Bergüzar" Sorun sende değil, bende. Yüzyılın yalanı.
Ama Bergüzar yalan vaatlerle avutulacak durumda değildi. İnanmaz gözlerini kaldırıp korkusuzca, belki de ilişkileri boyunca ilk defa korkusuzca gözlerine baktı. "Eğer benimle ilgili olmasaydı, başka bir kadını tercih etmezdin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkta ve Savaşta (Mükemmel Planlar Serisi 4)
RomanceAşkta ve Savaşta her şey mübahtır... Güzel... Güçlü... Tutkulu... Acımasız. Saye Güray bitti demeden perdeler inmez. Güzelliğinin ardında tehlikeli ve tahmin edilemez doğasını gizleyen Saye'nin rakibi bu kez en az onun kadar acımasız. Tüm gözler Par...