Bölüm 1

36.2K 2.1K 637
                                    

Merhabalar... Sonunda Saye'ye kavuşuyoruz hep beraber. Siz okumak için çok heyecanlısınız. Ben de yazmak için heyecanlıyım. Bölüm günü olarak Çarşamba akşamlarını düşünüyorum. Pek düzenli bir yazar olamadım bugüne kadar ama umarım bundan sonra bir rutin olarak bölüm ekleyebilirim. Amacım ve dileğim bu. Umarım geçen yıllar gibi hastalıklar, ameliyatlar vs. olmadan sağlıklı bir yıl geçiririm de sizlere güzel güzel bölümler eklerim.

Hep yanımda oldunuz ve destek oldunuz. Teşekkür ederim.

Sevgili @Feyza_ak seni seviyoreeee :)

Lütfen buraya başladığınız tarihi bırakın. 20.03.2019

Not: Prolog'u okumadan bu bölüme geçmeyin. Önce Prolog lütfen...

-------

Kasım 2017

"Bak atının terkisine atmış gözleri şaşı gelini..."

Pars arkasına yaslanıp Ateş'in keyifle izlediği videoya kısa bir bakış attı. Tepeden sıkı bir topuz yapılmış kuzguni siyah saçları, parlak, bedenini ikinci bir deri gibi saran kırmızı elbisesi, elbisesinden de kırmızı dudakları ve Hollywood Altın Çağ filmlerinden fırlamış fiziği ile Saye Güray son günlerin en çok konuşulan düğününe adeta damga vurmuştu. Zaten günün neredeyse her anı o görüntülerle burun buruna gelmek yetmezmiş gibi bir de en yakın dostunun onu cendereye sokmasına tahammül edecek değildi.

"Ateş!"

Eski dostu alaycı bir bakış atıp kumandaya basıp ekranı kararttı. "Beğenmedin mi? Bence güzel bir performanstı."

"Ne demezsin." Ateş hakkında sinir olduğu pek çok olsa da muhtemelen Saye Güray konusundaki laf dokundurmaları zirvede yalnız bir hükümranlık sürüyordu.

Ağzının içinde mırıldandığı kelimeleri duyan Ateş'in keyfi yerine biraz daha geldi. "Ben eğlence sektörünün kralıyım. Bu işlerden anlarım."

"O kadar beğendiysen belki de ona iş teklif etmelisin."

"Sen ne zaman huysuz ihtiyarlara döndün."

"Senin kadar neşeli değilsem kusuruma bakma." Ayağa kalkıp dostunun çalışma masasının arkasında duran mini bardan kendisine içki doldurdu. "Viski?"

"Dört parmak, tek buz."

Koltuğuna adeta bir kral gibi kurulup buyruk veren adama ters bir bakış atıp içkileri hazırladı. Ateş'in aksine kendisi içkisini herhangi bir şeyle karıştırmaktan hoşlanmazdı. Kadehi adamın önüne sertçe bırakıp kalktığı koltuğa doğru ilerledi. Sakin bir tavırla yerine oturdu. Konuşmak için geldiği konuyu bir süredir erteliyordu. Nahoş bir konuydu. Eninde sonunda konunun ucu Ateş'e de dokunacaktı.

Pars bir Güray'ı karşına aldığında doğrudan hepsini almış olacağını bilecek kadar deneyim edinmişti, bizzat kendisi olmasa da... İşin can sıkıcı tarafı hayatta değer verdiği az sayıda insandan biri olan arkadaşının, kardeşinin canını kurtaran adamın bir Güray'la evli olmasıydı. Nil, Güray'lar içinde sempati beslediği tek insan olabilirdi. Güçlü ve yıkılmaz bir kadındı. O adamla aynı kanı taşıyor olmak onun suçu değildi. Azimli, güçlü ve kararlıydı. Ateş'le geçtikleri zorlu yolda sonuca ulaşabildilerse bu Nil başarmak istediği içindi.

Boğazını temizleyip dostunun dikkatini çekti. "Kısa bir süreliğine burada olmayacağım."

"Hayırdır? Ne iş?" Ateş'in yüzündeki gülümseme hayra yorulacak cinsten değilse de adam haksız da sayılmazdı.

Ateş'in yanlış fikrini "Sandığın gibi değil." diyerek düzeltti. "Bir süre Edremit'te olacağım."

Edremit sihirli kelimeydi. Ateş'in tüm vücudu adeta bir savaş meydanındaymışçasına gerildi "O nereden çıktı şimdi durup dururken?"

Aşkta ve Savaşta (Mükemmel Planlar Serisi 4)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin