Y.N: Bölümde zaman atlaması var. Okurken dikkat.
9 Mart 2018
Kış tüm soğuğunu olanca gücüyle hissettirme gayretindeyken Saye devetüyü rengi pardösüsüne sarınıp Güray Plaza'nın çatı katının ağır kapısını itti. Gece karanlıktı ve bir önceki gece yağmış, gün içinde ara ara çiselemiş yağmurun ıslaklığı hala yer yer belirgindi. Kaygan zeminde leopar desenli topuklularıyla adımlarken gözlerini terasın en sonundaki adamdan ayırmıyordu.
Tıpkı avına odaklanmış bir avcı gibi... Adamın koyu renk saçları civardaki binalardan ve reklam panolarından yansıyan ışıklarla abanoz renginde parlıyordu. Ona doğru yaklaştığında adamın klasik bir erkek karizması taşıyan biçimli yüzünün o herkesi kendisine hayran bırakan çekiciliğinden eser olmadığını fark etti.
Bunun Saye bakımından ilgi çekici ya da merak uyandırıcı bir yanı yoktu. Adam parıltılı bir ambalajın içinde kurtlanmış bir elmadan başka bir şey değildi. Adımları ıslak zeminde yankılanırken sonunda adamla karşı karşıya kaldı. Devran koyu kahverengi gözlerinde yılanvari bir bakışla gözlerini kırpmadan ona bakıyordu.
Saye adamın bakışlarına karşılık verirken kısa bir an bedeninin uğursuz bir ürperme geçti. Aldırmadı. "Evet, Devran. Ne istiyorsun? Daha önemli işlerim var. Biliyorsun."
Devran'ın biçimli yüzü acımasız bir alayla gerildi. "Evet, kuzencim." diyen adam bir adım öne doğru çıktı. Saye bu hareketin aralarındaki boy farkının avantajını kullanmak için yapıldığını biliyordu. Geri adım atmadan olduğu yerde sabit kaldı. Devran "Haklısın" diye devam etti alayına. "Doğan Güray kendi kanatlarını takmana izin vermişti değil mi?"
"Beni bunu söylemek için mi çağırdın Devran. Suyun ısındı. Artık günlerinin sonundasın. Yakında gri, karanlık bir hücrede duvara çentik atarak yaşlanıp gideceksin. Bence benim kanatlarımdan daha önemli sorunların var."
"Zavallı küçük kız." Devran'ın sesi tıpkı bir yılanın tıslaması gibiydi. "Her zaman kendinden emin, her zaman güçlü. Ama o şaşalı görünüşün altında nasıl bir zavallı olduğunu kimse bilmiyor, değil mi?"
"Biraz yaratıcı olmayı deneyebilir misin acaba? Gerçekten Devran. Eğer söyleyecek daha önemli bir şeyin yoksa, seni mahvetme planlarıma kaldığım yerden devam etmek istiyorum. "
"Ah, Saye. O sevimsiz kuzenlerin arasında en güçlü, en yıkılmaz hep sen göründün ama... Gerçek aslında öyle değil. Bunu yalnızca ikimiz biliyoruz, değil mi? Her zaman sevgiye aç, hiç sevilmemiş, hiç istenmemiş."
Saye adamın savurduğu bıçakları önemsemedi. Devran gibi bir iki yüzlü çıyanın onu yaralamasına izin vermezdi. Bunun yerine çivili tahtada yalınayak yürümeyi tercih ederdi. Pek çok işkenceyle birlikte.
"Neden o başkanlık koltuğuna sen oturamadın merak ediyor musun, Devran? İnsanlar hakkında verdiğin kararlar hep çok kötü olmuştur. Mesela sana göre oradan baktığında ben insanlar beni sevmediği için üzülen, kahrolan, mahvolan biriyim. Ama burada ufak bir sıkıntı var Devran, insanların, özellikle de senin gibi işe yaramazların hakkımda ne düşündüğü benim umurumda bile değil."
"Hiç kimsenin mi?"
Adamın sorusuna göz devirmekle yetindi.
Adam "Peki...." diye devam ederken Saye gelecek olan bıçağı biliyordu. "Herkesin fikrini önemsemiyorsun. İnsanların seni sevmesi senin umurunda değil. Ya annen Saye? Hatırlıyorum da küçük bir kızken annen için çok ağlardın."
"Küçük bir kızken, Devran." diye hatırlattı. "Çoktan fark etmiş olman gerektiği gibi ben küçük bir kız değil, yetişkin bir kadınım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkta ve Savaşta (Mükemmel Planlar Serisi 4)
RomanceAşkta ve Savaşta her şey mübahtır... Güzel... Güçlü... Tutkulu... Acımasız. Saye Güray bitti demeden perdeler inmez. Güzelliğinin ardında tehlikeli ve tahmin edilemez doğasını gizleyen Saye'nin rakibi bu kez en az onun kadar acımasız. Tüm gözler Par...