Bölüm 31

12K 1.3K 193
                                    

"O zaman öl!" Bu cümle kulaklarında belki de sonsuza kadar çınlayacaktı. Gözünün önünden o son an gitmiyordu. Devran kolları iki yana açık, gözlerinde korku, şaşkınlık ve artık nihayet sona vardığını fark etmenin dehşetiyle aşağı düşüyordu. Sadece birkaç saniye sürmüştü ama asırlar gibi geldi. Ve o korkunç ses. Yetişkin bir erkeğin metrelerce yüksekten sert betona düşme sesi. Tıpkı bir bomba sesi gibi yankılandı kulaklarında.

Devran artık yoktu. Sonrası son derece bulanıktı. Saye kendini her zaman soğukkanlı bir insan olarak tanımlamış olsa da o an hayatının kontrolünü tamamen kaybetmişti. O an soğukkanlı olan Pars'tı. İlk birkaç saniyelik şokun ardından Pars sakince uzandı ve Saye'yi çatının kenarından çekti.

Adamın temasını hissedince Saye takılı kaldığı andan kopup ana döndü. Bakışları istemsizce aşağı yöneldiğinde Pars bakmasına izin vermedi. Adam çoktan bakmış ve görmüştü ama Saye için görülecek hiçbir şey yoktu. Saye'nin çenesini tutup kendisine çevirdi. Görmen gereken bir şey yok orada.

"Düştü."

"Biliyorum."

"Yardım etmemiz lazım."

"Edemeyiz."

"Pars yardım etmemiz lazım, belki..."

Pars, Saye'yi sıkıca kavradı ve hafifçe sarstı. "Saye, edemeyiz. Öldü."

Gelen çığlık kendisinden miydi? Peki ya kahkaha? Saye histerik kahkahalar atarken Pars kadını sıkıca göğsüne bastırdı. O halde ne kadar kaldıkları hakkında ikisinin de bir fikri yoktu ama sonunda o histeri dolu anı bozan Pars oldu. "Saye!" sert sesi kadını bulunduğu buhrandan bir nebze çekti, çıkardı. "Kendine gelmen lazım."

Saye derin bir nefes alıp hıçkırıkla karıkış kahkahasını bastırdı. Gözünden akan yaş, yüzünü kirletmişti. Kafasını salladı. "Tamam."

Belki biraz şefkat iyi olabilirdi ama Pars sert ve uzlaşmaz bakıyordu. "Şimdi beni iyi dinle ve kesinlikle itiraz etme. "Sesi uğursuz bir tını taşıyordu. "Buraya özel asansörünle çıktın, değil mi?" Saye kafasını sallamakla yetinince sesini yükseltti. "Konuş, Saye. Şu an kriz geçirmek için doğru zaman değil. Zekana ihtiyacım var."

"Evet."

"Güvenlik kamerası var mı?"

Önce kafasını iki yana salladı, sonra adamın uyarısını hatırlayıp cevapladı. "Hayır."

"Güzel, şimdi aynı asansörü kullanıp odana inmeni istiyorum. Birisi mutlaka seni görmek için gelecektir. Odanda olmalısın."

"Ama..."

"İtiraz etme!"

"Devran..."

"Devran öldü Saye. Bir kez daha söylememi ister misin? Öldü. Ama biz hayattayız." Kararlı bir sesle devam etti. "Şimdi git."

Saye önce kararsız birkaç adım attı. Dönüp Pars'a baktı. Neden arkada kaldığı, onunla birlikte gelmediği hakkında hiçbir fikri yoktu. Sanki ayakları betona gömülmüş gibiydi. Kımıldayamadan olduğu yerde kaldı. "Git Saye! Şimdi!"

Beklediği soğukkanlı emiri almış gibi hızlı adımlarla sadece birkaç dakika önce çıktığı kapıdan girip hızla özel asansörüne yöneldi.

Pars ise o an zihninden olasılıkları hızlı bir şekilde tarıyordu. Elindeki veriler pek iç açıcı değildi. Devran beyni patlamış bir halde kaldırımda yatıyordu ve onu, Devran'ın bir iki dakika önce düştüğü çatı katına çıkarken çekmiş muhtemelen yüzlerce güvenlik kamerası vardı. Saye'yi işin içinden sıyırmak mümkündü ancak kendisi için herhangi bir umut yoktu.

Aşkta ve Savaşta (Mükemmel Planlar Serisi 4)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin