Dilek Ağacı Ormanı:
Saat geçtikçe yoğunlaşan karanlıkta arabasını bantlayan sevgilisine el feneri tutuyordu Lydia.
"Birlikte paramızı biriktirirsek yenisini alabiliriz. Bırak şunu artık."
Stiles dehşetle doğruldu. "Lydia, hiçbir arkadaşımı arkamda bırakmayacağımı biliyorsun! Hiç kimseyi bırakmayacağım. Hiç. Kimseyi."
Lydia oflayıp etrafa baktı.
"Hava bu kadar karanlıkken senin arabanı bantlamanı beklediğime inanamıyorum. Şu an seni öpüyor olmalıydım!"
Stiles elindeki İngiliz anahtarını düşürdü panikle.
"Hâlâ yapabiliriz. Yapalım!" Lydia gülüp Stiles'ın yanağına bir buse kondurdu.
Stiles hayal kırıklığıyla omuzlarını düşürüp cipi kapattı ve Lydia'nın elindeki feneri aldı. "Daha iyisi olabilirdi ama mutluyum. Her neyse, gidelim mi?"
Lydia gamzelerini belli ederek gülümseyip ön koltuğa geçti ve Stiles'ın arabayı çalıştırmasını bekledi.
Yanağına kondurulan öpücükten daha fazlasını bekleyen Stiles'ın yaşadığı yetememezlik, arabasına da yansımıştı. Sekerek giden cip, onları öne arkaya savururken Lydia kendi arabasıyla gelmediği için içten içe lanet okuyordu.
"Stiles, arabanı değiştirmek yerine onu tamir ettirsek?" Stiles kısa süreliğine Lydia'ya dönüp yeniden yola baktı kaza yapmamak adına. "Bunu yaptım, az önce gözünün önünde!"
Lydia elini yüzüne bastırdı. "Gerçek bir tamir Stiles... Banttan daha fazlasını gerektiren bir tamir." dudaklarını büzen Stiles'a gözlerini devirip arkasına yaslandı.
"Beacon Hills'ten uzağa gitmek nasıl bir his?" birkaç dakikalık sessizliği, oynadığı parmaklarıyla bakışan Lydia böldü.
Stiles gülümseyip Lydia'ya döndü. "Beacon Hills'ten uzağa gitmenin verdiği hissi mi soruyorsun, senden uzağa gitmenin verdiği hissi mi?"
Dudaklarını birbirine bastırıp parmaklarıyla oynayan Lydia, şu an Stiles'a çok tuhaf gelmişti. Yıllarca peşinden koştuğu kızın şu an ilişkileriyle bağlantılı soruları sormaya çekindiği için üstü kapalı sorması oldukça ilginçti.
"Sorunun cevabını zaten bildiğini düşünmüştüm. Yeni bir yeri görmek, stresten uzak kalmak... Bunlar güzeldi tabii ki." Lydia gülümseyip kafasını salladı ve Stiles devam etti. "Ama sen yoktun ve her şey yarımdı."
İşte bu cevaptan memnun kalmıştı Lydia. Stiles'a doğru yanaşıp yanaklarını öpmeye başladığında Stiles direksiyonu sağa sola kırıp arabanın kontrolünü kaybetmeye çok yaklaşmıştı.
"Sorun yok Stiles, araba bu kadar yavaş çalışıyorken kaza yapmayız."
"Hey, ona hakaret etme!"
Stiles da Lydia'ya doğru döndü ve dudakları buluştu. Aradan geçen saniyelerden sonra yeniden bozulan cip aniden durduğunda ikisi de öne doğru fırladı.
Lydia burun kemerini öfkeyle sıkarken Stiles gülümsemeye çalıştı.
"İyi tarafından bak, bu neredeyse en iyi öpücüğümüzdü. Ve sanırım cidden bant gerektirmeyen bir tamire ihtiyacı var..."
___
"Gerçekten tüm yapabildiğin orada oturup cips yemek mi?" kendisine şüpheyle bakan Argent'ı omuz silkti Rocky.
"Dilimi burnuma ve dirseğime değdirebiliyorum..."
Chris derin bir nefes aldı. Kızın bu tavırları onun işini zorlaştırıyordu, kendisinin işini değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reflection // Teen Wolf
FanfictionAynalar, aynadakiler, avcılar ve savaşçılar... Beacon Hills yine formunda! Aynalar kontrolden çıktı ve dünya yaşanılmaz bir hal aldı! Beacon Hills, kahramanlarına ihtiyaç duyuyor ve birilerinin geri dönmesi gerekiyor! Törpülenmesi gereken sivri diş...