37. Bölüm

85 14 16
                                    

Aşkolarım kuşkolarım, Theo'nun gizlediği çikolatalı keklerim, yorum istiyorum, oy istiyorum. Seçim şarkısı mı yapayım hayalet okuyucu olmayın diye ahey ahey ahey... (Ahey?) neyse hiç değilse bölüm sonundaki sorulara yanıt verin, merak ediyorum. Meraktan kuduyorum, sizleri de kocaman öpüyorum. İyi okumalar!

Kurtuluşun Anahtarı:

Rocky'e ulaşma çabalarının sonuçsuz kaldığı dördüncü gündelerdi, bugünün ondan önceki günlerden tek farkı ise artık hepsinin umudunu kaybetmiş olmasıydı.

Rocky'nin yaşıyor olabileceği düşüncesi Theo'yu yeniden bir nevi eski haline getirirken, Rocky'e ulaşamamış olmasının verdiği rahatsızlık onu eskisinden de kötü bir hâle getirmişti. Liam ile arasındaki soğukluk da iyice körüklüyordu içindeki tuhaf hisleri. Her an yapmaması gereken bir şey yapabilirmiş gibi hissediyordu.

Oturduğu kanepede ayaklarını ruhsuzca oradan oraya sallarken, içeriye operasyon düzenler gibi giren Isaac yüzünden yerinden sıçrayarak yere çakıldı Theo.

"Komik mi piç kurusu?"

"Üzgün olmadığım için üzgünüm. Oh bekle, değilim. Saatlerdir o kanepeye kıçınla işkence ediyorsun. Bak, poponun izi çıkmış. Kalıp mı yapıyorsun?" Theo derin bir nefes alıp dişlerini sıktı.

"Ne istiyorsun?"

"Bize yardım etmeni. Kafanın karışık olduğunu biliyorum ama kafana sıçayım. Kalk, Deaton'ın yanına gideceğiz. Lydia bize yardım etmeye çalışacak ve Deaton da şansını deneyecek. Fakat hâlâ en önemli etken sensin. Gelmen gerekiyor."

Yanan ayna olayından sonra Deaton ile konuşma kararı almış ve Lydia'dan da yardım almaya başlamışlardı. Buna rağmen hâlâ bir gelişme yaşanmamış olmasıydı Theo'nun pes etmesine sebep olan.

Her şey bir yana, Liam ile yüzleşmek zorunda olduğunu biliyor ve her seferinde reddediyordu. Olası bir karşılaşmayı elinden geldiğince ertelemek, ona büyük bir kaçış fırsatı ile birlikte yoğun bir stresle geri dönüyordu.

Isaac, Theo'nun hareketlerinin yavaşlığı yüzünden sinir krizi geçirmemek için Theo'yu sırtına attı ve pek de kibar olmayan bir şekilde arabanın arka koltuğuna fırlattı.

Sessizlikten ziyade, Theo'nun ruhsuz mırıltıları yüzünden muhabbetin kısa kesildiği ortam, dakikalar içinde dağıldı. Sürükleye sürükleye kliniğe getirilen Theo, içeriye girdiğinde gözleri ilk olarak Liam'ın gözleri ile kesişti fakat alışılagelmişin dışında olarak bu kez gözlerini ilk kaçıran Theo olmuştu.

Liam'ın bir suçu olmadığını biliyordu ama içten içe kırıldığını hissediyordu. Sebebini bilmiyor olmasıydı onu bu kadar hata yapmaya meyilli kılan.

Kliniğin içinde, hastanede iken ağzına geleni saydığı herkes vardı neredeyse. Lydia sessizce önündeki aynaya odaklanmış ve kimseyle ilgilenmemeye karar kılmıştı, onun yanında duran Stiles ise arada Theo'ya kısa bakışlar atıyor sonra da sanki Theo'nun arkasındaki eşyaları inceliyor gibi etrafına bakınıyordu. Scott da bu sessizlik anlaşmasını bozmamaya kararlı gibi görünüyordu. Theo'nun dediklerinden sonra kendisini tam anlamıyla suçlu olarak görmeye başlamıştı.

Kendisinden beklenmeyecek şekilde, Theo'ya ılımlı ve oldukça sevecen davranan Malia ise herkesi şaşkına çevirmişti. Theo'ya içtenlikle gülümsüyor olması ve beraberinde, sürekli olarak ona fikrini sormaya çalışması hissettiği vicdan azabını ele veriyordu.

"Herkes buradaysa konuyu size özet olarak anlatacağım. Felix'in dışarı saldığı ruhun, daha çok zarar verebilmesi için yarattığı başka yaratıklar var. Cansız bedenlerin içini şeytani bir enerji ile dolduruyor. Bunun için ona ceset gerekiyor. Özel cesetler."

Reflection // Teen WolfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin