Zaman Karmaşası:
"Biraz daha böyle durursak kafayı yiyeceğim."
"Peki ama bundan bana ne, sarı şey?" sarışın olan hızla uzandığı yerden doğruldu.
"Sinirlenmedim." yüzündeki tuhaf ifadeden çıkarabileceği tek bir anlam vardı kızın; Brett duygularını kaybediyordu.
"Mutlaka sinirlenmişsindir, iyi bak." Brett kafasını iki yana salladı. Korkması gerektiği halde istese de korkamıyor olmak ona kendisini berbat hissettirmeliydi fakat şu an öyle bir boşluktaydı ki duygularına bir isim bile veremiyordu.
"Tamam, sakin ol. Halledeceğiz." panikle ellerini yüzüne kapattı Rocky. Brett'in, kendisi gibi panikleyemeyeceğini unuttuğu için kötü hissetmesi gerektiği düşüncesi, Brett'in şu an hissiz olduğu gerçeği ile büyük bir toz bulutu oldu ve Rocky'nin burun deliklerine kaçtı.
Hiç değilse o öyle düşünüyordu.
Ayağa kalktı, Brett'in önünde diz çöktü ve kolunu geri çekip var gücüyle Brett'e yumruk attı.
Brett bir tepki vermedi.
"Acıdı ama hâlâ sinirlenemiyorum. Buradan bir an önce kurtulmamız gerekiyor." Rocky onayladı onu kafasıyla. Brett'i daha önce görmüş gibiydi fakat hatırlamıyordu. Sorun şuydu ki; Brett de onu hatırlamıyordu. Nasıl hem tanıyor hem de tanımıyor olduğunu anlayamadı Rocky.
İkisi de ayaklandı ve esmer kızın yanına gitmek için adımlamaya başladılar. Mesafe uzundu o yüzden kendilerini yormamak adına yavaş ilerliyorlardı. Birbirlerine ne kadar ölümcül hasarlar verirlerse versinler, bir türlü ölmediklerini, yaralarının iyileştiğini görmüşlerdi.
Elindeki şekil bozukluğunu tek harekette yok eden Brett'in gözlemlediği bir şeydi bu.
Esmer kızın yanına geldiklerinde yer aniden sarsılmaya başladı.
"Yine neler oluyor böyle?" Brett'in sert çıkan sesinden, öfkelendiğini anladı ve rahatladı Rocky. Korku ona yeniden bir şeyler hissettirmişti.
"Brett, sinirlendin!" Brett içinden taşan duygularla, kahkaha attı. Fakat kahkahası, göz kamaştıran bir ışık hüzmesi ile yarım kaldı.
"Yardım et!" içinden çıkan tuhaf görünümlü şey, Brett'in ayak bileğini kavrayıp onu çekmeye başladı.
"Elimi tut!" yere düşüp tırnaklarını boş zemine saplamaya çalışır gibi bağırarak sürüklenen Brett'e elini uzattı kız.
Bütün güçleriyle debelenmelerine rağmen hâlâ aynı şekilde hiç zorlanmadan Brett'i çekiştirerek açtığı büyük ışık hüzmesine çeken yaratığın yüzüne topuklu ayakkabısını geçirdi Rocky. Sivri topuklar, yaratığın gözüne girdiğinde yaratık; Brett'in bileğini bıraktı ve geri çekilme fırsatı buldular.
Yaratık bir kez daha öne atıldığında, Rocky derin bir nefes aldı ve daha sonra pişman olacağı bir şey yaptı. Anlık bir cesaretle öne atılıp, esmer kızı canavarın önüne attı. Saçları; gözlerinin önünü kapatan yaratık, kızı yanındaki boşluğa fırlattı ve yarık kapandı.
"Ne yaptık biz? Ya onun da duyguları..." cümlesinin devamını getiremeden boğazına oturan yumru ile sustu Brett.
"Yeniden bir şeyler hissedebiliyor olman, neredeyse ona yakalanacağın gerçeğini değiştirmiyor. Doğru olanı yaptık Brett." kızın kaybolduğu yarıktan eser kalmayan zemine dolu gözlerle bakan Brett'e bakıp sinirle yutkundu.
"Aptal bir aşk hikayesi yüzünden ağlıyorsan bunun ne kadar ezikçe olduğunu anlatmama gerek yoktur diye düşünüyorum. Ve bilgin olsun; eğer mecbur kalırsam seni de onun yanına yollarım. Umrumda değilsin. O da değildi." bakışlarında hızla yükselen öfke, kendini ele veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reflection // Teen Wolf
FanfictionAynalar, aynadakiler, avcılar ve savaşçılar... Beacon Hills yine formunda! Aynalar kontrolden çıktı ve dünya yaşanılmaz bir hal aldı! Beacon Hills, kahramanlarına ihtiyaç duyuyor ve birilerinin geri dönmesi gerekiyor! Törpülenmesi gereken sivri diş...