10. Bölüm

145 15 94
                                    

İhanet:

Aradan geçen koskoca iki hafta boyunca bir araya gelip tek kelime etmeyen Nolan ve Rocky, Eliza'nın daha çok üzülmesine neden oluyordu ve Eliza üzüldüğü zaman dünya üzerinde var olan her şeyi yemek istiyordu. Gerçek anlamda her şeyi.

Eliza son kez şansını denemeye çalışacaktı. Rocky'nin evine doğru emin adımlarla ilerliyordu. Başaracağına emindi. Boşanma evresine gelen anne babasının bile arasını yapmıştı o.

Zile bastığında kendisine üzüntüyle sarılıp onu orada yalnız bıraktığı için kendisinden özür dileyen bir Rocky bekliyordu, kendisine kaşları havada bir şekilde bakan Theo'yu değil.

'Amam tanrım! Onu tamamen unuttum!'

"Merhaba Bay Koca Kurt. Rica etsem Rocky'i çağırabilir misiniz? Eğer beni yemeyecekseniz ben de onun odasına gidebilirim." Theo bastırmaya çalıştığı iblis gülüşünü biraz daha tuttu. Kekeleyerek konuşan kızı biraz daha korkutmak istiyordu. Canı sıkılıyordu zaten, eğlenmek onun da hakkıydı.

"Geç kaldın, çoktan yedim ben onu." Eliza'nın gözleri Theo'nun arabasının farlarından daha büyük hâle gelmişti şaşkınlıktan ve Theo, onun gözleriyle eş zamanlı açılan ağzıyla kendisini bir piton gibi tek hamlede yutacağını sanıp geri çekilmişti.

"Ama bana dost canlısı olduğunuzu ve onu yemeyeceğinizi söylemişti! Onu neden yediniz Bay Koca Kurt?" Eliza yere çökerek hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlayınca Theo zevkten dört köşe olmuş bir hâlde kahkaha atmaya başladı.

"Sıradaki sensin!" biraz daha eğlenmekten zarar gelmez diye düşünüp dişlerini çıkardı ve hırladı. Eliza büyük bir çığlık attı ve elini kalbine götürdü. Korkudan yerinden çıkacağını sanıyordu.

"Bu kadar eğlence yeter Theo. Rocky odasında. Tek parça halinde ve bütün halde yenmemiş. Merdivenlerden çıkınca karşıdaki odanın yanındaki odada." Daha kötü bir tarif ediş şekli olamazdı, Eliza yine de anladı. Liam Theo'nun arkasından Eliza'ya seslenince Eliza onu okuldan hatırladığı için biraz olsun rahatlamıştı. Liam ise Theo'ya kızmakla meşguldü ama Theo'nun bir kulağından girip öteki kulağından çıkıyordu resmen.

"Ne yani onu yemedi mi? O hâlde beni de yemez. Odasına gidebilir miyim?" Liam kafasını salladı ve Theo'yu geri çekti Eliza'nın geçebilmesi için. Theo ise eğlencesini bozan Liam ile daha sonra ilgilenecekti ama önce şansının son demlerinin tadını çıkaracaktı.

Eliza yanından geçerken sivri dişlerinin ve sarı, parlak gözlerinin verdiği ürkütücü havayla ağzını kocaman açtı ve Eliza'ya doğru eğildi. Eliza çığlık atarak ellerini savura savura merdivenlerden çıkmaya başlayınca Theo eski haline geri dönüp kahkaha atmaya devam etti.

"Komik miydi?"

"Değil miydi?"

Theo kahkaha atmaya ara vermeden salona gitti ve kanepeye attı kendisini.

"Güzel bir dizi buldum. Bir grup esnaf, manav sandıkları arkadaşlarının kasap olduğunu öğreniyor ve yanlarına yapılan banka ve içindeki müşteriler yüzünden hayatları değişiyor. Thomas diye bir karakter var, çok iyi. Bir de Sam var hiç sevmedim onu. O da, o esnaf sürüsünün Alfa'sı galiba. Limon da var ama o salak."

"Theo sen ciddi misin?" Theo ciddiyetini elden bırakmadı ve heyecanla yeni bölümü açtı. Bu bölümde manav Sam'in dükkanını isteyen Thomas, sürüsü dağılsın diye dükkanın ortağı olan Adrien ile Sam'in arasını bozacaktı.

Bu hikaye kendisine bir yerden tanıdık geliyordu aslında...

'Neyse, izlemeye devam.'

Liam ise bu eve neden geldiğini bilmiyordu. Scott'ın her zamanki gibi Malia ile işleri vardı, Stiles ile Lydia zaman geçirmeye çalışıyordu fakat Stiles'ın flört konusundaki yeteneksizliği yüzünden bir türlü başarılı olamıyorlardı. Isaac depresyona girmekle meşguldü ve Rocky ise dünyayla olan bağlantısını koparmış gibi odasından çıkmıyordu.

Reflection // Teen WolfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin