33. Bölüm

97 11 25
                                    

Ben geldim! Oy verip yorum yapmayı unutmayalım lütfen, bölüm sonundaki sorulara cevap verirseniz çok mutlu olurum... MERAK EDİYORUM ÇÜNKÜ! İyi okumalar!

Bastırılan İsyan:

İki gün geçmişti aradan. Cenaze töreni için işler tamamlanmıştı neredeyse. Stiles herkesin beklediğinden daha iyi başa çıkmıştı durumla.

Olayı ilk atlatan Lydia olmuştu fakat hâlâ içinde onu kurtaramamanın verdiği acıyı hissediyordu. Keşke öleceğini de hissedebilseydi.

Babasına haberi Derek vermişti. Başta inanmamıştı, gelip kendi gözleriyle kızını o hâlde gördüğünde ikna olabilmişti zorla. En nihayetinde hiçbir baba, çocuğunu o şekilde görmek istemezdi. Öyle olmalıydı. Gitmeye ne kadar meraklı olursa olsun.

Nihayet cenaze günü gelip çattığında Theo hâlâ onun öldüğünü tam olarak kabullenemeyen yanını susturmakla geçiriyordu zamanını.

Sadece 2 gün müydü insanın silinip gitmesi için gereken süre?

Arabasını Rocky'nin evinin önüne park ettiğinde yanında duran Liam'a baktı bir süre. Ardından elindeki pembe defterin üstünde gezdirdi parmaklarını.

"Bunu yapmak zorunda değilsin Theo. Sende kalabilir." Theo yutkundu cevap verebilmek için.

"Hayır, böylesi daha iyi." Rocky'nin sözde ailesi, onun ölüm haberiyle birlikte buradan gidebilecekleri için bu fırsatı kaçırma gereği duymadılar. Rocky kalmalarını isterdi.

Eşyalarını toplamış ve kamyonları doldurmuşlardı. Kanepeler kalmıştı geriye, bir de Rocky'nin odasındaki eşyalar. Oraya dokunmak istememişlerdi. O odaya girmeye korkuyorlardı.

"Ne yapıyor onlar? O çocuğun elindeki şey Rocky'nin oyuncak ayısı mı?" dışarıdaki kutulardan ve çocuğun elindeki oyuncaktan da anlaşıldığı kadarıyla Rocky'nin birçok eşyası satılığa çıkıyordu. Theo atlarcasına indi arabadan. Liam'ın arkasından seslenmesi umrunda olmadı ve peluş ayıyı küçük çocuğun elinden çekip alırken çocuğun yanındaki aileyi kabaca azarladı.

Rocky'nin babası geldi yanlarına, garajdan çıkıp. Rocky'nin eşyalarının değil, Rocky'nin yanında olmasını isterdi.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?" ayıcığı kutulardan birine atıp bir kutuyu Liam'a verdi ve öteki kutuyu kendisi kucakladı.

"Asıl sen ne yaptığını sanıyorsun? Kızının hatıralarını tanımadığın insanlara rastgele satacak mıydın? Ne biçim bir babasın sen?" Nate bir kaç saniye sessizce soluk alıp verdikten sonra yutkundu ve kenarda duran bavullara baktı. Tartışmayacaktı.

"Bak ne diyeceğim... Alın hepsi sizin olsun." ardına bakmadan arabasına binen ve yanındakiler de bindikten sonra önündeki araçla birlikte öylece giden adamın arkasından hayal kırıklığıyla baktı Theo. Bu kadar kolay mıydı gerçekten?

Bu kadar kolaysa o neden atlatamıyordu?

"Theo, iyi misin?" gözlerini, gözden kaybolan arabanın üstünden çekip kafasını salladı kendisine gelebilmek için.

"İyiyim, hadi bunları odasına bırakalım." Liam onu ikiletmeyip kutuları odaya bıraktığında son kutuyu da getirip kızın odasına indirdi. Hastanede yaşananlardan sonra kimse Theo'nun üstüne gitmemişti. Orada söylenenlerin bahsi hiç açılmamıştı. Herkes sanki Theo bunları hiç söylememiş gibi devam ediyordu onunla konuşmaya.

Genç Beta elindekileri Rocky'nin odasına çıkarmadı ve rastgele indirdi yere. Saniyeler içinde nereye kaybolduğunu anlamadığı Theo, Rocky'nin odasındaydı. Yatağın yanındaki komodinin üstünde duran fotoğrafı eline almış, inceliyordu.

Reflection // Teen WolfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin