Bağlar:
"Bana inanmıyor musunuz? Size Rocky yaşıyor diyorum!"
Karşısına aldığı arkadaşlarına bağırarak onları ikna edebileceğini düşünen Felix, ses tellerinin çıkarabileceği gürültünün sınırlarını zorlarken arkadaşlarında hiçbir belirti yoktu inandıklarına dair.
"Cesedinin kaybolmuş olması öldüğü gerçeğini değiştirmiyor Felix. Hepimiz üzgünüz ama kabullenmek zorundayız." Eliza, ağlamaktan çatallaşmış sesiyle donuk hâlde Felix'in akıl çelici düşüncelerini kendisinden uzak tutmaya çalıştı.
"Bize bir kanıt göster Felix. Sana inanmamız için bir sebep ver. Öylece Rocky'nin yaşadığını, ölmediğini söylüyorsun ve bizden de buna inanmamızı bekliyorsun." Nolan'ın sesi kulaklarında yankılanınca kanıt olarak neyi ortaya atabileceğini düşündü Felix bir süre.
Kendisine umutla bakan Nolan'ın gözlerindeki parıltı, bu sessizlikle yok oldu.
"Tamam, buldum! Lydia bir Banshee ama Rocky'nin öleceğini hissedemedi. Bu yeterli bir sebep. Ayrıca daha bu sabah Argent ve Isaac, ölü bir kızın mezarı için birbirine girmedi mi? Cesetler aniden ortadan kayboluyor fakat ya ceset değillerse?"
"Ne demeye çalışıyorsun çatlak herif?"
"Rocky öldü ama yaşıyor." Nolan sinirlerinin bozukluğu sebebiyle kahkaha attı ve ayaklandı.
"Ben gidiyorum. Biraz daha konuşmaya devam ederse kafayı yiyeceğim." Nolan odadan çıkarken sertçe kapıyı kapattı, yankısı birkaç saniye sürdü ama Felix sanki o kapı daha şiddetli bir şekilde birçok kez çarpmış gibi irkildi.
Kulaklarını kapattı ve derin derin nefesler almaya çalıştı. Başına aniden giren sancı, ensesine doğru yol aldı ve oradan da omurgasını ağrıdan hareket ettiremez hâle geldi.
"Felix, iyi misin?" konuşamıyordu, başını hareket ettirecek kadar müsade etmiyordu boynu.
Çığlık atarak dizlerinin üstüne pek de yumuşak olmayan bir iniş yaptı. Ardından birkaç kez öğürdü ve aralanan dudaklarının arasından fışkırdı kanlar. Ellerini yere sabitleyip kan kusarken sanki boğazı yırtılıyor gibi hissediyordu.
Alec ise Felix'e yaklaşmak istese de Felix'in yaydığı tuhaf enerji, başını döndürüyordu. Felix sonunda sakinleşmeye başlayınca ceketinin koluyla ağzını sildi ve karşısında duran ikiliye baktı üzgünce.
"Lanetten dolayı olmalı... Daha fazla vaktim olmalıydı." titreyen bacaklarını zorlayarak ayağa kalktı ve sarsılarak kapıya kadar gitti. Kaçıyordu. Sessizce çıktı içeriden. Yerdeki kan birikintisi midelerini bulandırmaktan ziyade onları korku içinde bırakmıştı. Kaybetmekten korkuyorlardı, önce Rocky şimdi de Felix... Nasıl bir cehennem çukurunun içine düşmüşlerdi böyle?
"O sadece on yedi yaşında. Bu kadarını yaşamasına gerek var mıydı?" Alec yutkunup kafasını eğdi ve Felix'in peşinden gitti.
"Cidden onun yaşadığını mı düşünüyorsun?" Felix artık düzgün yürümeye başladığında adımlarını hızlandırmaya çalıştı.
"Bunu kanıtlayacağım!" Alec peşinden gitmeye çalışsa da aniden gözünün önünde kaybolunca şaşkınlıkla etrafına bakındı.
"Başımıza daha büyük bir bela açılmadan geberip gitmek istiyorum..."
____
Elindeki kaseye koyduğu karışımı çırparken karşısında kendisini izleyen Liam'a gülümsedi Theo.
Liam kendisine oldukça endişeli bir biçimde bakıyordu ve hissettiklerinin kokusu tüm odayı doldurmuştu.
"İyi misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reflection // Teen Wolf
FanfictionAynalar, aynadakiler, avcılar ve savaşçılar... Beacon Hills yine formunda! Aynalar kontrolden çıktı ve dünya yaşanılmaz bir hal aldı! Beacon Hills, kahramanlarına ihtiyaç duyuyor ve birilerinin geri dönmesi gerekiyor! Törpülenmesi gereken sivri diş...